1.GİRİŞ
Kurum ve kuruluşlar ile kişiler görevleri, işlevleri ve faaliyetleri ile ilgili olarak açıklamalar yapmakta, bildirimlerde bulunarak çeşitli isteklerde bulunmakta, kararlar alıp uygulamakta, belirli görüş ve iddialar ileri sürerek bunların doğruluk ve güvenirliğini savunmaktadır. Ancak bu bildirim ve iddiaların uygunluğu, doğruluğu ve güvenirliği tartışılabilir. Amaçlara uygun ve tutarlı karar verebilmek için karar işleminde yararlanılan bilgilerin geçerli ve güvenilir olması gerekmektedir. Güvenilir ve geçerli olmayan bilgi, kaynakların etkin ve verimli kullanılmasını engelleyerek topluma, örgütlere ve karar alıcılara zarar verir.
Açıklanan bilgilerin yeterince güvenilir olmaması, hata içerme olasılıklarının bulunması karar alıcıları bazı önlemler almaya zorlamaktadır. Karar alıcıların doğru karar alabilmeleri için açıklanan bilgilerin doğruluğunu ve güvenirliğinin araştırılması zorunludur. Bilgilerin doğruluğunu araştırıp, kanıtlayacak bir inceleme, verilecek kararın sağlığını ve nesnelliğini artıracaktır. Açıklanan bilgilerin, iddiaların doğruluk ve güvenirliklerinin saptanabilmesi için ayrıca bir inceleme yapılması kaçınılmazdır. Bu incelemeyi genellikle karar alıcıların yapması mümkün olamamaktadır. Açıklanan bilgilerin, iddiaların doğruluk ve güvenirliğinin araştırılmasında kullanılan genel yöntem ise, bilgilerin ve iddiaların tarafsız ve bağımsız bir kişi/kişiler/örgüt tarafından denetlenerek doğrulanmasıdır. Evrensel kural olarak; bütünlüğü, doğruluğu ve tarafsızlığı denetlenip doğrulanmış bilgiler, artık karar işlemleri için güvenilir bilgiler olarak kabul edilmektedir.
Hukuk devletinde örgütlerin ve kişilerin faaliyetleri, hakları, sorumlulukları tanımlanmış ve anayasa, yasa, yönetmelik, tüzük ve benzeri mevzuata düzenlemelere bağlanmıştır.Örgütlerin; faaliyetlerini hukuk düzenine uygun yürütüp yürütmediğini incelemek, açıkladıkları bilgilerin ve iddialarının doğru ve güvenilir olup olmadığını araştırmak ve örgüt yöneticilerinin örgütle çıkar ilişkisi içinde bulunan kişilere/örgütlere, topluma ve devlete hesap verme yükümlülüklerini (accountability) yerine getirmelerini sağlamak üzere tarafsız ve bağımsız bir kişi/ kişiler/ örgüt tarafından denetlenmeleri hukuk devletinde zorunlu tutulmaktadır.
Bu çalışmada temel işlevi yukarıdaki satırlarda özetlenmiş olan denetim kavramı genelinde özel bir denetim türü olan “uygunluk denetimi”nin ele alınması amaçlanmıştır. Bunun için çalışmada önce temel olarak denetim kavramına değinilecek, ardından çalışmanın asıl konusunu oluşturan ve 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 227’nci maddesine göre vergi beyannamelerinin ekinde sunulan finansal tabloların ve hesap özetlerinin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağını oluşturan belgelere uygunluğunu saptamaya yönelik bir tür denetim olan ve ilgili meslek mensuplarınca yapılması öngörülen “uygunluk denetimi” ana hatlarıyla ele alınacaktır.
2.GENEL OLARAK DENETİM KAVRAMI
Merkantilizmin geliştiği dönemlerde uluslararası ticaretin artması sonucu hesap ve işlemlerin esaslara bağlanma ihtiyacı denetim kavramını da beraberinde getirmiştir. Bu dönemde hesap ve işlemlerin kontrolünü yapan ve sonucunda görüş bildiren, Latince “dinleme” anlamına gelen audit kelimesinden türetilen auditör (denetçi) denilen kişiler ortaya çıkmıştır. Modern anlamda denetim kavramı sanayi devrimi sonrasında gelişmiş ve bugünkü niteliğine kavuşmuştur.
Genel olarak denetim “boyutları veya biçimleri normalin dışında olan parçaları çıkarıp atmak amacıyla yapılan işlemdir”. Türk Dil Kurumu tarafından “denetleme”, “bir işin doğru ve yönetime uygun olarak yapılıp yapılmadığını incelemek, murakabe etmek, teftiş etmek, kontrol etmek” şeklinde tanımlanmaktadır. Konuşma dilinde denetim anlamını taşıyan ve/veya aynı anlamda kullanılan “araştırma, kovuşturma, soruşturma, inceleme, revizyon, kontrol, teftiş, murakabe vb.” birçok sözcük vardır. Türkiye’de denetleme kavramı, daha çok ağırlıklı olarak revizyon, kontrol, murakabe ve teftiş sözcüklerinde kendisini bulmaktadır.
-Teftiş: Arapça “fetş” kökünden gelen sözcük, bir şeyin aslını, doğrusunu veya işlerin iyi yürütülüp yürütülmediğini anlamak için yapılan inceleme anlamında kullanılmaktadır. Resmi bir otoriteyi içeren teftiş, Latince “specere” bakmak, in-specere içine bakmak anlamında olmak üzere yakından incelemek, resmen araştırmak ve soruşturmak anlamlarına gelmektedir. Teftiş işini yapan kişiye müfettiş denilmektedir. Teftiş kavramı daha çok iç denetime denk düşmektedir.
-Revizyon (inceleme, auditing): Latince “revidere” kökünden gelmekte olup, gözden geçirmek, tekrar bakmak, tekrar incelemek, teşhis etmek gibi anlamlar taşır. Uyguluma alanında revizyon kavramı daha çok muhasebe ile ilgili incelemelerde kullanılmakta, işletme faaliyet ve sonuçlarının (hesaplarının) incelenmesini ve denetlenmesini kapsamaktadır. Revizyon kontrol, teftiş ve denetleme için zorunlu bir gözden geçirme, bir araştırmadır. Revizyon, daha önce yapılmış olan işlemleri; nitelikleri, oluşumları ve sağlıkları bakımından defter kayıtlarına, kanıtlayıcı belgelere dayandırılmak yoluyla, sonradan eleştirel bir görüşle yeniden ele alıp analiz etmeyi hedefler. Revizyon işini yapan kişiye “revizör” denilmektedir.
-Kontrol (denetim, murakabe): Kontrol, Latince “contra” ve “rotulus” kelimelerinden türemiş olup, karşıt veya diğer bir kayıt ve/veya belge aracılığıyla bir şeyin doğruluğunu incelemek, araştırmak ve soruşturmaktır. Kontrol en geniş anlamıyla “arzulanan bir amaca varılıp varılmadığını veya hangi ölçüde varılmış olduğunu inceleyip araştırmaktır. Kontrol kavramı çok geniş ve kapsamlı bir terim olup bakıp gözetme, gözaltında bulundurma anlamını da taşımaktadır. İşletmecilik anlamında kontrol ise, önceden belirlenmiş normlar olması koşuluyla, meydana gelen ile öngörüler arasında sürekli olarak yapılan karşılaştırmaların sonuçlarını ifade eder.
Modern anlamda denetim, olasılık ve görelilik (probabilite ve relativite) esaslarıyla belirlenmiş hedef ve standartlar doğrultusunda ortaya çıkan sonuçların verimlilik, etkinlik ve ekonomiklik derecelerini ölçmek, karşılaştırmak ve değerlendirmektir. Diğer bir anlatımla denetim, bir kuruluşun ekonomik faaliyetlerine ve olaylarına ilişkin açıklanan bilgilerin, önceden belirlenmiş kriterlere uygunluk derecesini belirlemek ve raporlamak amacıyla bu ekonomik faaliyetlere ve olaylara ilişkin bilgilerle ilgili kanıtların tarafsızca toplanması, değerlendirilmesi ve sonucun bilgi kullanıcılarına raporlanması şeklinde tanımlanabilir.
Teftiş, denetim (murakabe) (Arapça), revizyon, auditing (İngilizce), expertise (Fransızca) terimlerinin tümünün içeriğinde kontrol anlamı bulunmaktadır. Kontrol, yalnız araştırma ve inceleme ile yetinmez, denetime esas olacak ölçütleri ve fiili sonuçların bu ölçütlerden sapmalarını ile bu sapmaların düzeltilmesi için mümkün olan önlemleri de saptar ve gösterir. Kontrol işini yapan kişiye denetçi (murakıp), kontrolör, auditör, exper, revizör vb. denilmektedir.
3. UYGUNLUK DENETİMİ
3.1. UYGUNLUK DENETİMİNİN AMACI
Uygunluk denetiminin amacı yetkili bir üst makam tarafından saptanmış kurallara uyulup uyulmadığının araştırılmasıdır. Bir üst makam işletme içinde olabileceği gibi işletme dışında da olabilir. Birinci duruma örnek muhasebe kayıtlarının İşletmenin Muhasebe ve Finansman Bölümünün yayınladığı genelge ve muhasebe el kitabına uygun olarak yapılıp yapılmadığının denetimidir. İkinci duruma örnek ödenen ücretlerin asgarî ücret kuralına veya bütçe kanununda (Kamu İşletmelerinde) belirtilen kıstaslara uygun olup olmadığının denetimidir. Özellikle Devlet müdahalesinin bulunduğu durumlarda uygunluk denetimi önem kazanır. İster özel kesimde ister kamu kesiminde belirlenmiş politikalara, yazılı sözleşmelere ve yasal düzenlemelere uygunluk, denetçiler tarafından araştırılan bir denetim türüdür.
Uygunluk denetiminde, ulaşılan sonuç işletme içinde yetkili kişilere raporlanır.Bu tür denetim genellikle işletme içinde istihdam edilen iç denetçiler tarafından yürütülür. Dolayısıyla uygunluk denetimi denetlenen işletmenin personeli olan iç denetçi tarafından yapılır.
Bu tür denetimde, işletmenin ana sözleşmesi veya kuruluş kanunları, ilgili kanun, tüzük ve yönetmelikler, işletme yönetiminin tespit ettiği politika ve yöntemleri gösterir genelge ve tebliğler, üçüncü şahıslarla yapılan sözleşmeler ilişkin kurallar esas alınır ve bu kuralların uygulanıp uygulanmadığı incelenir.
İşletme yönetimi uygunluk denetimi ile ilgilenen karar birimidir. Mali tabloların denetiminde de uygunluk denetiminde faydalanılır. Bir işletmenin mali tabloları düzenlenmeden önce uygunluk denetimine tabi tutulmuş ise, bu durum mali tabloları denetleyen bağımsız denetçilerin işlerini kolaylaştıracağı gibi, mali tabloların yanlış, eksik bilgiler ile oluşması önlenmiş olur.
Zaten uygunluk denetiminden beklenen asıl amaç, yapılan hata, hile ve diğer usulsüz işlemlerin tespitinde ziyade bu fiillerin işlenmesini yahut yapılacak yanlış uygulamaların önüne geçilmesini sağlamaktır denebilir.
Bu anlamda işletme yönetimi açısından önceki dönemler için yapılacak uygunluk denetimi ancak tespite yönelik olabilir. Oysa faaliyet dönemi içerisinde uygunluk denetiminin yapılması durumunda belirlenen politikalardan sapmalar yanlış uygulamalar hemen tespit edileceğinden düzeltme imkanı olacaktır.
Bu itibarla uygunluk denetiminin faaliyet dönemi içerisinde yapılmasında yarar olduğu söylenebilir. Uygunluk denetimi genellikle işletme yönetimi tarafından iç denetçiler eliyle yapılır. Bu nedenle denetim sonuçlarıyla işletme yönetimi ilgilidir. Yönetim alacakları kararlarda bu denetim sonuçlarında düzenlenen raporlarda belirtilen hususları dikkate almalıdır.
3.2. VUK’A GÖRE YAPILMASI GEREKEN UYGUNLUK DENETİMİ
213 sayılı VUK’un 4008 sayılı Kanunun 6’ncı maddesiyle eklenen mükerrer 227’nci maddesi;
“Maliye Bakanlığı:
1. Vergi beyannamelerinin 3568 sayılı Kanuna göre yetki almış serbest muhasebeci, serbest muhasebeci malî müşavir veya yeminli malî müşavirler tarafından da imzalanması mecburiyetini getirmeye, bu mecburiyeti beyanname çeşitleri, mükellef grupları ve faaliyet konuları itibariyle ayrı ayrı uygulatmaya,
2. Vergi kanunlarında yer alan muafiyet, istisna, yeniden değerleme, zarar mahsubu ve benzeri hükümlerden yararlanılmasını Maliye Bakanlığınca belirlenen şartlara uygun olarak yeminli malî müşavirlerce düzenlenmiş tasdik raporu ibraz edilmesi şartına bağlamaya,
Bu uygulamalara ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.
Yukarıdaki fıkra hükümlerine göre beyannameyi imzalayan veya tasdik raporunu düzenleyen meslek mensupları, imzaladıkları beyannamelerde veya düzenledikleri tasdik raporlarında yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağını teşkil eden belgelere uygun olmamasından dolayı ortaya çıkan vergi ziyaına bağlı olarak salınacak vergi, ceza, gecikme faizlerinden mükellefle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulurlar.
2 numaralı bent hükmüne göre yararlanılması yeminli malî müşavirlerce düzenlenmiş tasdik raporu ibrazı şartına bağlanan konularda, tasdik raporunu zamanında ibraz etmeyen mükellefler tasdike konu hakdan yararlanamazlar. Ancak, Maliye Bakanlığı tasdik raporlarının ibraz süresini iki aya kadar uzatmaya yetkilidir.
(4108 sayılı Kanunun 5’inci maddesiyle eklenen fıkra) 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabi olan Kamu İktisadi Teşebbüsleri ile bunlara ait müesseseler hakkında bu madde hükümleri uygulanmaz.”
Hükmünü içermektedir. Bu maddeye göre meslek mensupları, imzaladıkları vergi beyannamelerinde yer alan bilgilerin defter kayıtlarına ve bu kayıtların dayanağını oluşturan belgelere uygun olmamasından dolayı ortaya çıkan vergi ziyanına bağlı olarak salınacak vergi, ceza ve gecikme faizlerinden mükellefle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulurlar. Bu sorumluluğun sınırları bu kararın 16’ncı maddesinde düzenlenmiştir. Ancak sorumluluktan meslek mensubunun müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulması iki koşula dayandırılmıştır.
Birinci koşul, vergi beyannamelerinde yer alan bilgilerin defterlere uygunluğudur. Bu hükümle, vergi beyannamelerinin imzalanmasında meslek mensubunun yüklendiği görev ve sorumluluk yalnız defterlere dayanan bilgilerle sınırlandırılmaktadır. Bu sınırlamaya defterlerin onayları ile ilgili bilgiler gibi şekli olanlarda dahil olmak üzere muhasebe kayıtlarına uygun olarak hazırlanan vergi beyannamelerinin ekindeki finansal tablolar ile hesap özetleri de dahildir.
İkinci koşul, söz konusu defterlerdeki kayıtların dayanaklarını oluşturan belgelere uygun olmasından, meslek mensubunca VUK’un mükerrer 227. maddesinde belirtilen hükümler çerçevesinde yapacağı şekli inceleme anlaşılmalıdır. Burada belgelere uygunluk dışında, defter kayıtlarının genel kabul görmüş muhasebe ilke ve kuralları ile vergi mevzuatına uygunluğunun araştırılması, meslek mensubundan talep edilen hizmetin kapsamındadır.
Sorumluluğu gerektiren bu durumlar nedeniyle vergi beyannamelerinin imzalanması öncesi meslek mensuplarının sınırlı uygunluk denetimi yapmaları gerekir.
Uygunluk denetimi, işletme içinden veya dışından yetkili bir üst makam tarafından saptanmış kurallara ve Devlet müdahalesinin olduğu durumlarda yasal düzenlemelere uyulup uyulmadığını araştırmaktır.
213 sayılı VUK’un mükerrer 227’nci maddesine göre talep edilen uygunluk denetimi sınırlandırılmış olup, kayıtların dayanağı olan belgelere uygunluk koşulunu getirmiştir. Bu denetimin yerine getirilmesinde üçüncü kişilerle uygunluk, belgelerin doğruluğunu araştırma gibi yükümlülüklerin yerine getirilmesi istenmemiştir. Bu nedenle bundan sonra uygunluk denetimi kavramı yerine 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu’nun öngördüğü uygunluk denetimi kavramını ifade etmek üzere “Sınırlı Uygunluk Denetimi” kavramı kullanılacak ve kavram gerektiği yerde SUD şeklinde kısaltılacaktır.
VUK’un mükerrer 227’nci maddesine göre vergi beyannamelerinin imzalanması için yapılacak sınırlı uygunluk denetiminin (SUD), konusunu, işletmenin tuttuğu defter kayıtları ve yapmış olduğu işlemler oluşturur. Denetim kriterleri ise yasalar, şirket ana sözleşmesi, şirketin iç yönetmelikleri, iş sözleşmeleri dışında genel kabul görmüş muhasebe ilke ve kuralları ve standartları ile defter kayıtlarının dayanağını oluşturan belgelerin yasalara uygun nitelikte olmasıdır. VUK’un mükerrer 227’nci maddesine göre yapılacak SUD faaliyeti karşıt inceleme ve üçüncü kişilerle uygunluğu içermediği için vergi revizyonu olmadığı gibi, doğruluk denetimini içeren ve karşıt inceleme yetkisiyle gerçekleştirilen Yeminli Mali Müşavirlerin tasdik faaliyeti değildir. Vergi beyannamelerinin imzalanmasında meslek mensuplarının SUD faaliyeti, vergi beyannamelerinin ekindeki finansal bilgilerin veya hesap özetlerinin defterlere uygunluğu ile bu kayıtların doğru bir şekilde ve dayanakları olan belgelere uygun yapılması amacına yönelik bir ön denetimdir.
3.3.SINIRLI UYGUNLUK DENETİMİ SÜRECİ
Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği Başkanlığı tarafından 18 Ekim 2001 tarih ve 24557 sayılı resmi gazetede yayımlanan mecburi meslek kararına göre, VUK’un mükerrer 227’nci maddesine göre vergi beyannamelerinin imzalanmasında yapılması gereken uygunluk denetimi süreci şu aşamaları içermektedir:
a) Vergi beyannamesi imzalanacak işletme ile anlaşıp işin alınması,
b) Sınırlı uygunluk denetimi faaliyetinin planlaması,
c) Sınırlı uygunluk denetimi faaliyetinin yürütülmesi
3.3.1. VERGİ BEYANNAMESİ İMZALANACAK İŞİN ALINMASI
Vergi beyannamesi imzalamak üzere iş alınırken, kesinlikle bir sınırlı uygunluk, sözleşmesi yapılması gerekir. Bu sözleşmede en az şu bilgiler yer almalıdır:
. Sözleşme tarafları
. Vergi beyannamesi imzalanacak işletme ve dönem
. İmzalanacak vergi beyannamesi ile ilgili olarak sınırlı uygunluk denetimi yapılacak mali tablolar ve defterleri,
. Sınırlı uygunluk denetiminde çalışacak insan/saat,
. Sınırlı uygunluk denetimi kapsamına alınacak süre ve dönem,
. Varsa önceki sınırlı uygunluk denetimi yapan meslek mensubunun adı, soyadı, odası ve ruhsat numarası,
.Defter kayıtlarının dayanağını oluşturan belgelerin ve envanter miktar listelerinin doğruluğundan vergi mükellefinin sorumlu olduğu,
. Vergi beyannamesinin imzalanarak vergi yükümlüsüne teslim tarihi,
. Ücret
Meslek mensupları 03.01.1990 tarih ve 20391 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Serbest Muhasebeci, Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavirlerin Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 52’nci maddesindeki çalışmaları yapıp, uzmanlık deneyimlerini, birikimlerini ve yeteneklerini gözönünde bulundurarak kendilerine önerilen vergi beyannamelerini imzalama işini kabul edip etmemekte serbesttirler.
3.3.2. SINIRLI UYGUNLUK DENETİMİNİN PLANLAMASI
Vergi beyannamesi imzalanacak işin kabulü anında araştırılan bilgiler dikkate alınarak SUD faaliyetinin nasıl ve ne sürede yapılacağı planlanır. Bu amaçla SUD faaliyetinin süresi, SUD faaliyetinde görevlendirilecek personel sayısı ve iş bölümü, SUD faaliyetinde ağırlık verilecek hususları içeren yazılı bir SUD programı hazırlanır ve çalışma dosyası oluşturulur. SUD faaliyeti planlanırken ayrıca zamanı esas alan bir çalışma programı yapılır.
3.3.3. SINIRLI UYGUNLUK DENETİMİNİN YÜRÜTÜLMESİ
Vergi beyannamelerinin imzalanması amacıyla yürütülecek SUD faaliyeti, defter tutma yükümlülüğüne göre yürütülür.
A- İşletme defteri veya serbest meslek kazanç defteri esasına göre tutulan defterlere dayanan vergi beyannamelerinde SUD faaliyeti şu şekilde yürütülür:
Basit usul yöntemiyle defter tutanların vergi beyannamesinin imzalanmasını sözleşme ile üstlenen meslek mensubu, hazırladığı SUD faaliyet programına uygun olarak, vergi beyannamesinin ekindeki hesap özetinin işletme defteri veya serbest meslek kazanç defteri ile ödeme kaydedici cihaz raporlarına uygunluğunu, bu defterlerde yer alan kayıtların dayanağı olan belgelere uygun yapılıp yapılmadığını, her kaydı ve her belgeyi ayrı ayrı inceleyerek saptar. Hesap özetinin bu kayıtlara ve yıl içinde verilen Katma Değer Vergisi ve Muhtasar Beyannameleri ile tutarlı olup olmadığının test edilerek saptanması gerekir. Mal alışları içindeki demirbaşların ayrılıp ayrılmadığı araştırılır ve amortisman hesapları yeniden yapılarak test edilir.
Bu tür defter tutan işletmelerin SUD faaliyetinde aşağıda belirtilenlerden yalnız ilgili olanlar uygulanır.
. Defter kayıtları ile matematiksel hata ve hilelerinin saptanması,
. Hesap özetlerinin kayıtlara uygun olup olmadığı,
. Envanter listelerinin kontrolü,
. Amortisman hesaplarının yeniden yapılarak test edilmesi,
. Yıl sonu kapanışları yapılarak devirlerin denkleştirilmesinin kontrolü,
. Ödeme kaydedici cihaz raporlarının, katma değer vergisi beyannamelerinin, ücret
bordrolarının ve muhtasarların kontrolü.
B- Bilanço esasına göre tutulan defterlere dayanan vergi beyannamelerinde SUD faaliyeti şu şekilde yürütülür:
Vergi beyannamesini imzalama işini üstlenen meslek mensubu, hazırladığı SUD denetim programına uygun olarak, vergi beyannamesinin ekindeki finansal tabloların defterlere uygunluğunu, bu tablolarda yer alan varlık (aktif), kaynak (pasif), gelir ve giderlerin gerçeği yansıtıp yansıtmadığını ve bunların kayıtlara doğru geçirilip geçirilmediğini saptamak için bilgi ve belgeleri toplamak ve değerlendirmek amacı ile aşağıda sınıflandırılmış çalışmalar yapmalıdır. Ancak SUD faaliyetinde aşağıda belirtilenlerden yalnız ilgili olanlar uygulanır.
a) Muhasebe Denetimi
– Muhasebe kayıt ve matematiksel hataların saptanması,
– Muhasebe hesaplarında hata ve hilelerin saptanması,
– Kullanılan hesap planının Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğlerine uyup uymadığının saptanması,
– Türk Muhasebe Standartlarına uyulup uyulmadığı,
– Muhasebe yöntem ve politikalarını bir örnek dönem ile karşılaştırarak, değişiklik varsa nedenlerinin araştırılması.
b) Bilanço Denetimi
– Aktif ve pasif hesapların denetimi,
– Dönem içi mizanların hesaplara uygunluğu ve bu mizanların bilançoya doğru yansıtılıp yansıtılmadığının kontrolü,
– Bilanço gününden önce meydana gelen ancak sonradan saptanan işlemlere ait kayıtların kontrolü,
– Yıl sonu düzenleyici kayıtlar (amortisman, karşılık, yeniden değerleme, reeskont gibi) ile kapanış kayıtlarının kontrolü.
c) Gelir Tablosunun Denetimi
– Kullanılan 7/A veya 7/B sisteminin işleyişinin incelenmesi,
– Gelirlerle bu gelirlerin elde edilmesinde yapılan giderlerin karşılaştırılması,
– Hasılat ve maliyet hesaplarının incelenmesi,
– Gelir ve gider hesaplarının ilgili yasalara uygunluğunun denetimi,
d) Vergi Denetimi
-Muhasebe belgelerinin bu mecburi meslek kararında belirtilen sınırlar içinde mevzuata uygunluğu,
-Muhasebe defterleri ve kayıtlarının mevzuata uygunluğu,
-Yapılan yeniden değerlemenin ve karşılıkların vergi mevzuatına uygunluğu,
-Ticari kardan vergi matrahına geçiş işlemlerinin kontrolü ve vergi matrahının doğruluğunun test edilerek saptanması,
-Vergi beyannamelerinin (yıllık, münferit, özel muhtasar, KDV, damga vergisi gibi) mevzuata uygunluğunun test edilerek saptanması,
– Ücret Bordrolarının test edilmesi.
e) Finansal Tabloların Test Edilmesi,
-Bilanço ve gelir tablosu ve varsa diğer ek finansal tabloların Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliğleri formatına uygunluğu,
-Bilançoların defterlere ve muhasebe kayıtlarına uygunluğunun kontrolü,
-Dönem sonuçlarının yıllık beyannameye aktarılmasının yasalara uygunluğunun denetimi,
3.4. SINIRLI UYGUNLUK DENETİM YÖNTEMLERİ
Sınırlı uygunluk denetimi faaliyetinde, denetlenen işletmenin ya tüm işlemleri tek tek veya örnekleme yöntemiyle incelenerek gerçekleşir. Esas olan, vergi beyannamesi imzalanacak işletmenin tüm işlemlerinin tek tek incelenmesi, finansal tablolarda görülen aykırılıkların nedenlerinin araştırılması, elde edilen tutarların eski tutarlarla karşılaştırılarak sınırlı uygunluk denetiminin tam yapılmasıdır.
Ancak, işlem hacmi geniş olan işletmelerde sınırlı uygunluk denetimini tam yapmak zor olduğundan, örnekleme yöntemleri kullanılabilir. Örnekleme yöntemlerinin kullanılabilmesi için işletmelerin iç kontrol sistemi, organizasyon planı, muhasebe sistemi, yöneticiler ve personel bakımından yeterli olması gerekir. Bu nedenle iç kontrol sistemi incelenerek sistemin işleyip işlemediği, bu işleyiş biçiminin finansal tablolar hakkında genel olarak kesin fikir verebilmesine yetecek nitelikte olup olmadığı, ayrıca iç kontrol sisteminin zayıf ve kuvvetli yanlarının saptanması gerekir. İç kontrol sisteminin testleri olumlu bulunduğu takdirde örnekleme yöntemleri kullanılır.
Yıllık işlem hacmi ikiyüz adet yevmiye kaydını geçen ana hesapların denetlenmesi için TÜRMOB Yönetimi aşağıda belirtilen örnekleme yöntemlerinden farklı veya benzer koşullardaki işletmelere göre uygun bulduklarını, örneklemenin kullanılma alanlarını belirterek her yıl başında ilan eder.
TÜRMOB’un ilan etme yetkisinde olduğu örnekleme yöntemleri şunlardır.
a) Sınırsız rastlantısal örnekleme ikame ile,
b) Nitelikler örneklemesi,
c) Keşif örneklemesi,
d) Tabakalı rastlantısal örnekleme,
e) Sistematik örnekleme,
f) Yığın (küme) örneklemesi,
3.5. SINIRLI UYGUNLUK DENETİMİNİN SONUÇLANDIRILMASI VE RAPORA BAĞLANMASI
Sınırlı uygunluk denetimi tamamlandıktan sonra varılan kanaat olumlu ise vergi beyannameleri koşulsuz olarak imzalanır. Bu imza olumlu rapor niteliğindedir. İmza sırasında TÜRMOB’dan alınan ve sıra numaralı olan Serbest Muhasebeci ile Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlerin kaşelerini, Yeminli Mali Müşavirlerin ise mühürlerini kullanmaları zorunludur.
Uygunluk denetimini gerçekleştiren meslek mensupları; mesleki sorumluluğun bilincinde, SUD faaliyeti sırasında içeriği itibariyle yanıltıcı belge saptadıkları takdirde ya da genel kabul görmüş muhasebe ilke ve kurallarına, muhasebe standartlarına ve mevzuat hükümlerine aykırı hatalı ve hileli işlemleri saptadıkları takdirde, vergi beyannamesini imzalayacakları müşterilerine hata ve hilelerin düzeltilmesini sözlü veya yazılı bildirirler. Bu bildirime rağmen, hata ve hilelerin düzeltilmemesi halinde, vergi beyannamelerine kayıt koyarak imzalarlar ve durumu ilgili kurumlara bildirirler.
VUK’un mükerrer 227’nci maddesine göre vergi beyannamelerinin imzalanmasında rapor hazırlama zorunluluğu yoktur. Ancak meslek mensuplarının sorumluluklarını sınırlamak, anlaşmazlıklarda çalışma kağıtlarının kanıt olarak kullanabilmesi amacıyla vergi beyannamelerinin imzalanması için yapılan SUD sonucunda rapor hazırlanması meslek mensubuna bu meslek kararıyla önerilir.
Sınırlı uygunluk denetimi sonucunda hazırlanması önerilen rapor şu bölümlerden oluşur.
a) Genel bilgi bölümü (ilgili vergi dairesi müdürlüğü, müşterinin adı, vergi hesap numarası),
b) Kapsam bölümü (dönemi belirtilen finansal tabloların veya hesap özetlerinin genel kabul görmüş muhasebe ilke, kural ve standartlarına uygun olarak düzenlenip düzenlenmediği ve vergi matrahının belirlenmesinde mevzuata uygun olup olmadığı belirtilir),
c) Açıklama ve görüş bölümü (SUD sonucunda meslek mensubunda oluşan kanı belirtilir),
d) Tarih bölümü (SUD faaliyetinin bittiği tarih gösterilir.)
e) Meslek mensubunun TÜRMOB’tan aldığı sıra numaralı kaşesi veya mührü (kendi adına veya meslek şirketi adına SUD’un sorumluluğunu yüklenen meslek mensubu tarafından imzalanır),
Sınırlı uygunluk denetim raporu, sorumluluğu üstlenen meslek mensubunun sınırlı uygunluk denetimi faaliyeti sonucunda oluşan kanısına göre olumlu, olumsuz ve şartlı olabilir.
4.SONUÇ :
Çalışmada ana hatları ile ele alınan sınırlı uygunluk denetimi, görüldüğü üzere denetimin genelden bakıldığında kurum ve kuruluşların işlemlerinin ve bu işlemleri yapanların veya iktisadi faaliyet ve olaylarla ilgili olarak ileri sürülen iddiaların önceden belirlenmiş standartlara, ölçütlere ve kurallara uygun olup olmadığını tarafsızca kanıt toplayarak araştıran, değerlendiren ve ilgililere raporlayan sistematik bir süreç olma şeklindeki işlevine hizmet etmesi amaçlanan bir uygulama, özelden bakıldığında ise 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’ nun üçüncü maddesinde ifadesini bulan vergilemede vergiye doğuran olayın gerçek mahiyeti esastır şeklindeki ana ereğe ulaşmada alınmış bir tedbir niteliğindedir.
Bundan dolayıdır ki Vergi İdaresince doğru ve adil bir vergileme için, vergileme sürecinin ana aktörlerinden biri olarak belirlenmiş olan meslek mensupları, sınırlı uygunluk denetiminin her aşamasında planlama ve kontrolü etkin bir şekilde yerine getirmelidirler. Bu amaçla meslek mensupları, yardımcılarının SUD faaliyetinde kullandıkları çalışma kağıtlarını kontrol etmek, varılan kanaatleri ile SUD programına ve tekniklerine uyulup uyulmadığını test etmek zorundadırlar.
Sınırlı uygunluk denetimi faaliyetinde görev alan personelin çalışmalarının yönlendirilmesi ve bu çalışmaların SUD’un amacına uygun tamamlanması SUD’un sorumluluğunu üstlenen meslek mensubunun görevi olduğu kadar vicdanı sorumluluğunu da içermektedir.
KAYNAKÇA:
ALTUĞ Figen, Mali Denetim, Ezgi Kitabevi, Bursa, 2000
T.C. Sayıştay Başkanlığı, Performans Denetimi Kavramlar, İlkeler, Metodoloji Ve Uygulamalar, Mart 2002
18 Ekim 2001 Tarihli Resmi Gazete, Sayı: 24557, SM ve SMMM’lerin Vuk’nun Mükerrer 227 Nci Maddesine Göre İmzalanacak Vergi Beyannamelerinde Uyulacak Esaslara İlişkin Mecburi Meslek Kararı
İnternet Adresleri