1- GİRİŞ
Kısa çalışma kavramı hukukumuza ilk kez 4857 sayılı İş Kanunu ile girmiştir. Ancak 5763 sayılı Kanun ile bu hüküm 4857 sayılı İş Kanunu’ndan çıkarılarak 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’na Ek-2 madde olarak eklenmiştir. Kısa çalışma ile genel ekonomik kriz veya zorlayıcı nedenler karşısında zor durumda kalan işverenin, bir süreliğine bu uygulamadan yararlanarak işlerini düzeltmesi ve böyle dönemleri daha hafif bir şekilde atlatması amaçlanmış, bu sorunlar nedeniyle toplu işçi çıkarma engellenmeye çalışılmıştır. Bu açıdan, kısa çalışma uygulamasının en önemli yararı işsizliğin önlenmesi ve işçinin işini korumasında kendini göstermesidir.[1]
Bu çalışmada, 6111 sayılı “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”da[2] , kısmi süreli çalışanlar için sunulan olan iki önemli imkândan bahsedilecektir.
2- 6111 SAYILI KANUNDAN ÖNCE KISA ÇALIŞMANIN MEVZUATTAKİ YERİ
İşsizlik Sigortası Kanunu’nda iki nedenle kısa çalışma yapılabileceği belirtilmiştir. Bunlar, genel ekonomik kriz ve zorlayıcı sebeptir.
Kısa çalışma ödeneğine hak kazanmak için, öncelikle işyerinde, Bakanlıkça uygunluğu tespit edilmiş bir kısa çalışma kararının bulunması ve bu karara istinaden yaptırılan bir kısa çalışma olması ve işyerinde geçici olarak en az dört hafta işin durması ya da önemli ölçüde azalması gerekir.
Kanun’da işçinin ödeneğe hak kazanabilmesinin diğer bir koşulu da, İşsizlik Sigortası Kanunu’na göre işsizlik ödeneğine hak kazanmış olmasıdır. Ayrıca bu koşulun yanında, işçinin Kanun’da belirtilen nedenlerle işsiz kalmış olması gerekmektedir. Ancak kısa çalışma ödeneğine hak kazanmak için işsizlik ödeneğine hak kazanımına dair aranan tüm koşullar değil, sadece çalışma süresi ve prim ödemeye ilişkin koşullar aranmaktadır. İşsizlik ödeneğine hak kazanabilmek için ise kısa çalışmaya geçildiğinden önceki son üç yıl içinde en az 600 gün işsizlik sigortası primi ödenmiş olmalı ve kısa çalışmadan önceki son 120 gün içinde sürekli olarak çalışılmış olması gereklidir.
Yukarıda belirtilen koşullara sahip olan işçinin kısa çalışma ilanından 30 gün sonra doğrudan Türkiye İş Kurumu’na başvurması gerekir.
Kısa çalışma uygulamasında, işçinin iş sözleşmesi sona ermeyip askıya alınmaktadır. Ancak Kanun’da askı süresi sınırlanmış ve üç ay olarak belirlenmiştir. Bu nedenle bu süre bittiğinde askı süresi de kendiliğinden sona erecektir. Askı dönemi boyunca işçinin iş görme borcu ile işverenin ücret ödeme borcu sona erer. İşçilerin geçimlerini idame ettirebilmeleri için kısa çalışma halinde, bu uygulamaya tabi tutulan işçilere Türkiye İş Kurumu tarafından belli koşullar altında işsizlik sigorta fonundan kısa çalışma ödeneği ödenir. ( Kısa çalışma süresi, 5838 sayılı kanunla 2008,2009 yılları için,5951 sayılı Kanunla da 2010 yılı için 6 aya çıkarılmıştı.)
Kısa çalışma ödeneği İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanmak üzere Türkiye İş Kurumu tarafından işçiye aylık olarak her ayın sonunda ödenir. Eğer kısa çalışma, zorlayıcı nedenlerle faaliyetin kısmen ya da tamamen durdurulması şeklinde uygulanıyorsa bu durumda kısa çalışmanın ilk haftası için ödenek verilmeyip ikinci haftadan itibaren verilmektedir.
İşsizlik Sigortası Kanunu’nda ödeneğin miktarı da belirtilmiştir. 5763 sayılı Kanunla yapılan değişiklik sonrası günlük işsizlik ödeneği, sigortalının son dört aylık prime esas kazançları dikkate alınarak hesaplanan günlük ortalama brüt kazancının yüzde 40’ dır. Bu şekilde hesaplanan işsizlik ödeneği miktarı, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 39. maddesine göre on altı yaşından büyük işçiler için uygulanan aylık asgari ücretin brüt tutarının yüzde 80’nini geçemeyecektir. Bu durumda işçinin ücreti ne kadar yüksek olursa olsun, eline geçecek azami kısa çalışma ödeneği asgari ücretin brüt tutarının yüzde 80’inden fazla olamayacaktır. ( 5838 sayılı Kanunla 2008 ve 2009 yılları için, 5951 sayılı Kanunla da 2010 yılı için P oranında artırılmıştı. Buna göre ödenek için yüzde aralığı @ ile 0 olmuştu.)
Öte yandan, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun “Genel Sağlık Sigortalısı Sayılanlar” başlıklı 60. maddesinin 1. fıkrasının (e) bendinde, 25.08.1999 tarih ve 4447 sayılı Kanun gereğince işsizlik ödeneği ve ilgili kanunları gereğince kısa çalışma ödeneğinden yararlandırılan kişiler, genel sağlık sigortalısı kapsamında sayılmıştır. Buna göre, Türkiye İş Kurumu tarafından Kısa çalışma ödeneğinden yararlandırılan kişiler 5510 sayılı Kanun yönünden yalnızca genel sağlık sigortası kapsamına alınmış olmalarına rağmen, kısa vadeli sigorta kolları yönünden kapsama alınmamışlardır.
3- 6111 SAYILI KANUNLA “KISA ÇALIŞMA” KONUSUNDA YAPILAN DEĞİŞİKLİKLER
6111 sayılı Kanunun 73. Maddesiyle 4447 sayılı Kanunun ek 2 nci maddesi değiştirilmiştir. Bu değişiklikle, evvela, kısa çalışma yapılmasını gerektiren nedenlere (Genel Ekonomik Kriz ve Zorlayıcı Sebepler ) Bölgesel Kriz ve Sektörel Kriz de ilave edilerek sayısı 4’e çıkarılmıştır.
Söz konusu Kanunda, genel ekonomik kriz, zorlayıcı sebep, bölgesel veya sektörel kriz nedenleriyle işyerindeki haftalık çalışma sürelerinin geçici olarak önemli ölçüde azaltılması veya işyerindeki faaliyetin tamamen ya da kısmen geçici olarak durdurulması halleri kısa çalışma yapılmasının şartları olarak belirtilmiştir. Daha önceki düzenlemenin aksine işin durması halinin kısa çalışmaya esas teşkil etmesi için belirli bir süre şartı konulmamıştır. Söz konusu Kanunda kısa çalışma süresi en fazla 3 ay olarak öngörülmekle birlikte Bakanlar Kurulunun bu süreyi 6 aya kadar uzatma yetkisi bulunmaktadır. Nitekim yukarıda da bahsedildiği gibi Bakanlar Kurulu bu yetkisini daha önce kullanmıştır.
Yeni düzenlemede i şçinin kısa çalışma ödeneğine hak kazanabilmesi için, hizmet akdinin feshi hariç işsizlik sigortası hak etme koşullarını yerine getirmesi gerektiği ifade edilmektedir. Bu bağlamda kısa çalışma ödeneğine hak kazanmak için kısa çalışmaya geçildiğinden önceki son üç yıl içinde en az 600 gün işsizlik sigortası primi ödenmiş olmalı ve kısa çalışmadan önceki son 120 gün içinde sürekli olarak çalışılmış olması gereklidir. Yani bu noktada önceki uygulamaya göre bir değişiklik yoktur.
Yine anılan kanuna göre z orlayıcı sebeplerle kısa çalışma yapılması halinde, kısa çalışma ödeneği ödemeleri 4857 sayılı Kanunun 24 üncü maddesinin (III) numaralı bendinde ve aynı Kanunun 40 ıncı maddesinde öngörülen bir haftalık süreden sonra başlar.
Yani kısa çalışma ödeneği ödemeleri, işçinin çalıştığı işyerinde bir haftadan fazla süre ile işin durmasını gerektirecek zorlayıcı sebeplerin ortaya çıkması ve 4857 sayılı Kanunun 24 ve 25. maddelerin (III) numaralı bentlerinde gösterilen zorlayıcı sebepler dolayısıyla çalışamayan veya çalıştırılmayan işçiye bu bekleme süresi içinde bir haftaya kadar her gün için yarım ücret ödenmekte olduğundan kısa çalışma ödeneği bu haftanın sonundan başlayacaktır.
Kısa çalışma ödeneğinin hesabında sigortalının son on iki aylık prime esas kazançları dikkate alınarak hesaplanan günlük ortalama brüt kazancının % 60’ıdır. Yeni düzenlemeden önce son dört aylık SPEK dikkate alınıyordu. Bu şekilde hesaplanan kısa çalışma ödeneği miktarı, 4857 sayılı Kanunun 39 uncu maddesine göre 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan aylık asgari ücretin brüt tutarının % 150’sini geçememektedir. Yeni düzenlemeden önce 2008,2009 ve 2010 yılları içi bu oran 0 olarak uygulanmıştı.
Torba Kanun, Bakanlar Kurulunu, kısa çalışma ödeneğinin süresini altı aya kadar uzatmaya ve işsizlik ödeneğinden mahsup edilip edilmeyeceğini belirlemeye yetkili kılmıştır. Ancak adı geçen Kanunun 74. Maddesinin 4. Fıkrasında “Kısa çalışma ödeneği olarak yapılan ödemeler başlangıçta belirlenen işsizlik ödeneği süresinden düşülür” şeklindeki ifade kesin bir hüküm bulunmaktadır. Dolayısıyla böyle amir hükme rağmen aksi yönde bir karar alınamayacağına göre kısa çalışma ödeneği olarak yapılan ödemeler, daha sonra işsiz kalınması durumunda ödenecek olan işsizlik ödeneği süresinden düşülecektir.
Son olarak, Torba Kanunla gelen yeni bir uygulamada işverenin hatalı bilgi ve belge vermesi nedeniyle yapılan fazla ödemelerle ilgilidir. Bu bağlamda, belirtilen sebeplerle yapılan fazla ödemeler işverenden yasal faizi ile birlikte tahsil edilecektir.
4- SONUÇ
Kısa Çalışma konusunda 6111 sayılı Kanunla getirilen düzenlemeler-değişiklikler konu hakkında yapılan eleştirilerin dikkate alındığını –yeterli olup olmadığı ayrıca tartışılabilir- göstermektedir. Bu eleştirilerin başında işverenlerin bu yola başvurabilmeleri için aranan nedenlerin “ Genel Ekonomik Kriz ve Zorlayıcı Nedenler” olarak sınırlı tutulmasıydı. Bu bağlamda, bu nedenlere Bölgesel Kriz ve Sektörel Kriz sebeplerinin de eklenmesi isabetli olmuştur.
Günlük kısa çalışma ödeneğinin hesaplanmasında sigortalının son on iki aylık prime esas kazancın dikkate alınacak olması bu noktada muhtemel suiistimallerin önünü kesmiştir. Diğer bu şekilde hesaplanan kısa çalışma ödeneği miktarı, 4857 sayılı Kanunun 39 uncu maddesine göre 16 yaşından büyük işçiler için uygulanan aylık asgari ücretin brüt tutarının önceki uygulamada olduğu gibi 0 değil % 150’sini geçemeyeceği hüküm altına alınmıştır ki bu sigortalıların lehine bir düzenlemedir.
Öte yandan işverenler tarafından hatalı bilgi ve belge verilmesine bağlı olarak ortaya çıkan fazla ödemelerin faiziyle birlikte işverenden tahsil edileceğine dair getirilen hüküm çok isabetli olmuştur. Zira bu durum işverenlerimizi konu hakkında daha dikkatli olmalarını sağlayacak ve gereksiz mesai harcamanın da önüne geçecektir.
[1] Ramazan YILDIZ, “Krizlerde Geçici Çare; Kısa Çalışma Ödeneği”, Yaklaşım, Mart 2009, Sayı:195
[2] 25.02.2011 Tarih ve 27857 Sayılı 1.Mükerrer Resmi Gazete’de yayınlanmıştır.