GİRİŞ
19.11.2001 tarihinde görevine başlamış olan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun özellikle akaryakıt dağıtımcılarına ve istasyonlarına kestiği cezalar bu sektör için büyük sorunlar yaratmıştır. Cezaların tebliği, yargı yoluna gidilmesi, cezaların kesinleşmesi, vergi dairelerince tahsil edilmeye çalışılması Kurumun yeni olması ve yargıda bir içtihat oluşmamış olması, Kabahatler Kanunu’nun yeni bir Kanun olması gibi unsurlar bir araya geldiğinde yeni bir muamma doğmuştur. Yazımızda akaryakıt istasyonlarına kesilen cezalar, yargı ve tahsilat yönünden değerlendirmeler yer alacaktır.
MEVZUAT VE DEĞERLENDİRME
Akaryakıt istasyonlarına 5015 sayılı Petrol Piyasası Yasası’nın değişik 19. maddesi uyarınca kesilen idari para cezalarına karşı açılacak davalar yine aynı Kanun’un 21. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi olarak Danıştayda görülür.
İdari para cezalarının tahsilinde 5326 sayılı Kabahatlar Yasası hükümleri uygulanmaktadır.
5326 sayılı Kabahatlar Kanunu’nun 17. maddesinin 3. ve 4. fıkraları ise aşağıdaki şekildedir.
(3) 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I), (II) ve (III) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri tarafından verilen idarî para cezalarının ilgili kanunlarında 1/6/2005 tarihinden sonra belirlenen oranın dışındaki kısmı ile Cumhuriyet başsavcılıkları ve mahkemeler tarafından verilen idarî para cezaları Genel Bütçeye gelir kaydedilir. Sosyal güvenlik kurumları ile mahalli idareler tarafından verilen idarî para cezaları kendi bütçelerine gelir kaydedilir. Diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen idarî para cezaları ise, ilgili kanunlarındaki hükümler saklı kalmak kaydıyla, Genel Bütçeye gelir kaydedilir. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının verdiği para cezaları, kendi kanunlarındaki hükümlere tâbidir. Kişinin ekonomik durumunun müsait olmaması halinde, idarî para cezasının, ilk taksitinin peşin ödenmesi koşuluyla, bir yıl içinde ve dört eşit taksit halinde ödenmesine karar verilebilir. Taksitlerin zamanında ve tam olarak ödenmemesi halinde, idarî para cezasının kalan kısmının tamamı tahsil edilir.
(4) Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gereken idarî para cezalarına ilişkin kesinleşen kararlar, 21/7/1953 tarihli ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil edilmek üzere Maliye Bakanlığınca belirlenecek tahsil dairelerine gönderilir. Sosyal güvenlik kurumları ve mahalli idareler tarafından verilen idarî para cezaları, ilgili kanunlarında aksine hüküm bulunmadığı takdirde, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre kendileri tarafından tahsil olunur. Diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen ve Genel Bütçeye gelir kaydedilmesi gerekmeyen idarî para cezaları, ilgili kanunlarında özel hüküm bulunmadığı takdirde genel hükümlere göre tahsil olunur.
Vergi Daireleri de 2006/1 sayılı Uygulama İç Genelgesine göre işlem yapmaktadır. Söz konusu genelgenin İdari Para Cezası Vermeye Yetkili Kamu Tüzel Kişilerince Verilen İdari Para Cezaları başlıklı I-1 Bölümünde
“Ödeme veya kesinleşme süresi içerisinde ilgili kuruma ödenmeyen idari para cezalarına ilişkin idari yaptırım kararları, kesinleşmesini ve ödeme süresinin geçmesini müteakip tahsil için borçlunun ikametgahının, tüzel kişilerin kanuni veya iş merkezlerinin bulunduğu yerdeki vergi dairesine, birden fazla vergi dairesi bulunması halinde süreksiz vergileri tahsil ile görevli vergi dairelerine gönderilecektir.
Vergi dairelerince, idari para cezası vermeye yetkili kamu tüzel kişilerince verilen idari yaptırım kararlarının, kararı alan idare tarafından tebliğ edilip edilmediği ve kararın kesinleşip kesinleşmediği kontrol edilecektir.
İdari yaptırım kararlarının kesinleşmesi 437 Seri No.lu Tahsilat Genel Tebliğinin III/C bölümünde açıklanmıştır. Buna göre, ödeme ve kesinleşme süresi içerisinde ilgili kuruma ödenmeyen idari para cezaları yetkili vergi dairelerince takip ve tahsil edileceğinden, kesinleşmeden ve ödeme süresi geçmeden önce vergi dairelerine intikal ettirilen idari para cezalarına ilişkin idari yaptırım kararları işleme alınmayarak ilgili kuruma iade edilecektir.
İdari yaptırım kararlarının vergi dairesine intikali üzerine yukarıda belirtilen hususlarla ilgili gerekli kontroller yapıldıktan sonra idari para cezaları “Olay Kayıt ve Hesap Defteri”ne kaydedilmek suretiyle tahakkuk ettirilecektir. Ayrıca, defterin “NOT” sütununda, idari yaptırım kararını gönderen kurum ile kararın tebliğ ve kesinleşme tarihleri belirtilecektir. Olay Kayıt ve Hesap Defterine kaydedilmek suretiyle tahakkuk ettirilen idari para cezalarının takip işlemlerine ödeme emri düzenlenmek suretiyle başlanacaktır.
Vergi Daireleri İşlem Yönergesinde idari para cezaları için de tutulması öngörülen “Harç ve Para Cezaları İle Diğer Amme Alacakları İçin Hesap Defteri” bundan böyle idari para cezaları için tutulmayacaktır.
Bu kısımda belirtilen idari para cezalarının taksitlendirilmesi, taksitlendirme planlaması ve ödeme süresi içerisinde taksit tutarlarının tahsili, idari yaptırım kararını veren kurumca gerçekleştirilecektir. Ancak, taksitlerin eksik ödenmesi veya zamanında ödenmemesi halinde idari para cezasının kalan kısmı muaccel hale geleceğinden, ilgili kurum tarafından bildirilen tutarların takip ve tahsili yukarıda belirtilen esaslar çerçevesinde görevli vergi dairesince yerine getirilecektir.”
Hükümlerine yer verilmiştir.
5015 sayılı, 5326 sayılı yasalar ve Gelir idaresi Başkanlığı’nın 2006/1 sayılı Uygulama İç Genelgesi’nin ortak bir değerlendirilmesi yapıldığında kesinleşmemiş olan bir idari para cezasının Vergi Daireleri’nce tahsiline başlanması mümkün değildir. Zira dava yolları tükenmemiş bir cezanın kesinleşmesinden bahsetmek de mümkün değildir. Akaryakıt istasyonlarına 5015 sayılı Petrol Piyasası Yasası’nın değişik 19. maddesi uyarınca kesilen idari para cezalarına karşı açılacak davalar yine aynı Kanun’un 21. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi olarak Danıştayda görüleceğini daha önce belirtmiştik. İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 46. maddesinde de “Danıştay dava daireleri ile idare ve vergi mahkemelerinin nihai kararları, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi Danıştayda temyiz edilebilir.” Hükmüne yer verilmiştir. Buna göre ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’da görülen idari para cezası davalarının temyiz merciin de İdari Dava Daireleri Kurulu olacağı açıktır.
Dolayısıyla Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nda karara bağlanıp kesinleşmemiş bir idari cezanın da Vergi Dairesi tarafından ödeme emri gönderilmek suretiyle 6183 sayılı kanuna göre tahsil işlemlerine başlanamayacağı açıktır.
EPDK tarafından kesilen idari para cezasının Vergi Dairesi tarafından tahsil işlemlerinin durdurulması için yapılan yürütmenin durdurulması talebine ilişkin olarak Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun verdiği YD. İtiraz No: 2008/939 sayılı Kararında 5015 sayılı Kanun’un 19. maddesi uyarınca ilgililere verilen idari para cezalarının takip ve tahsilinde 5326 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanacağı ve anılan Kanun’un yukarıda değinilen hükümleri gereğince genel bütçeye gelir kaydedilen idari para cezalarının kesinleşmeden takip ve tahsil edilemeyeceği sonucuna varılmıştır. Dolayısıyla tahsilattan önceki aşamaya ilişkin bulunan bu davalarda davacıların ayrıca yürütmenin durdurulmasını istemelerine gerek bulunmadığına hükmetmiştir.
UYGULAMA VE SORUNLARIN GİDERİLMESİ
EPDK tarafından Maliye Bakanlığı’na gönderilen idari para cezalarına ilişkin listeler bakanlık tarafından ilgili vergi dairelerine gönderilmekte ve tahsil dairesi niteliğinde bulunan vergi daireleri de mükelleflere ödeme emri göndermek suretiyle tahsilat işlemlerine başlamaktadırlar. Uygulama da henüz kesinleşmemiş bu tür borçların tahsil işlemlerinin banka hesaplarına bloke konması veya araç ve gayrimenkullere haciz konulması sebebiyle mükelleflerin ticari devamlılığına da sekte vurduğu gözlenmektedir.
Oysa 2006/1 Uygulama İç Genelgesi uyarınca Vergi dairelerince, idari para cezası vermeye yetkili kamu tüzel kişilerince verilen idari yaptırım kararlarının, kararı alan idare tarafından tebliğ edilip edilmediğinin ve kararın kesinleşip kesinleşmediğinin kontrol edilmesi gerekmektiği belirtilmektedir. Bu hususun vergi dairelerinin işlerliği açısından güç olduğu açıktır.
SONUÇ
Henüz kesinleşmeyen idari para cezalarını tahsil işlemlerinin durdurulması yasal mevzuatımız gereğidir. Bu sebeple yapılan bloke işlemlerinin durdurulması, hacizlerin kaldırılması mükelleflerin haklarının korunması açısından büyük önem arzetmektedir.