Giriş: Toplumlarda görülen açlık ve yoksulluğun nedeni üretim azlığı değildir. Asıl önemli olan konu üretim-tüketim evresinde gıda kayıplarının önlenmesi ve dengeli dağıtımın yapılabilmesidir.Konu ile ilgili yapılan araştırma sonuçlarına göre, gıda maddelerinde hasattan tüketime kadar geçen zaman diliminde çeşitli sebeplerle meydana gelen fiziki kayıp miktarı % 35’e yakındır. Ürünler istenilen seviyede olsa bile, ürünlerin ihtiyaç duyulan yerlere firesiz uğraması, üretici ve tüketici menfaatlerini birlikte gözeterek dağıtımının yapılması bazı çabaları ve kanuni düzenlemeleri gerektirmektedir.Tarım ürünlerinin istenilen yerlere, en az kalite standartları içerisinde ulaştırılması sorunu ekonomimiz için hem iç, hem de dış pazarlarda önemli bir problem oluşturmaktadır.
Gıda maddelerinde işleme, ambalajlama, depolama, sınıflama ve pazarlama gibi teknik işlemlerin etkili bir şekilde kontrol altına alınmaması sonraki aşamalarda tüketicinin aldanması ve ihracatın gelişmemesi gibi problemlerin daha da ağırlaşmasına neden olmaktadır.Bu sebeplerle gıda maddeleri üreten tesislerin imalat teknolojileri, hammaddede, ara ürünlerde mamul madde üzerinde gerekli araştırmaları yapmak, etkili bir denetimi sağlamak üzere ilgili mevzuat hazırlamak ve uygulamak, böylece bugünkü uygulama nedeniyle ortaya çıkan karmaşayı, dolayısıyla ekonomik kayıpları önlemek üreticiye daha temiz, güvenilir gıda temin etmek ve tüketicinin ekonomik menfaatlerini ve üreticiyi haksız rekabetten korumak amacıyla 5179 sayılı Kanun Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilmiş ve anılan kanunda gıda bankacılığı tanımı yapılmıştır.
Gıda Bankacılığı Nedir?
Gıda Bankacılığı; bağışlanan veya üretim fazlası sağlığa uygun her türlü gıdayı tedarik eden, uygun şartlarda depolayan ve bu ürünleri doğrudan veya değişik yardım kuruluşları vasıtasıyla ihtiyaç sahiplerine ulaştıran ve kar amacı gütmeyen dernek ve vakıfların oluşturduğu organizasyonlar olup, çok küçük bir organizasyon olarak Amerika Birleşik Devletlerinde başlayan bu sistem, bugün yüzlerce gıda bankası ile American’s Second Harvest olarak adlandırılan organizasyon içerisinde faaliyette bulunmakta olup ABD’de her yıl 20 milyondan fazla insana gıda yardımı sağlamaktadır.Gıda Bankasına verilen gıdalar, üretim fazlası, paketleme veya kodlama hatası sebebiyle piyasaya sürülememiş, sağlık şartlarına uygun ancak hasarlı paketli ürünlerden ve hayırseverlerin bağışlarından oluşur.
Gıda bankacılığı(Food Banking); ilk olarak 1960’lı yıllarda Amerika’nın Arizona Eyaletinde Phoenix’de emekli bir iş adamı olan John Van Hengel’ in gönüllü olarak bir aşevi kurmasıyla ortaya çıkmıştır. ABD’ de yapılmış olan bir çalışmaya göre herkesin gıda bankacılığının ne olduğunu bildiğini, Gıda Bankalarının milyonlarca gıdanın milyonlarca insana ulaştırılmasını sağladığını da bildiği ama yinede insanların bu konuda sorumlu bir birey olarak davranmamasının bir felaket olarak değerlendirileceği dile getirilmiştir. Aynı çalışma daha sonra Gıda Bankacılığının faydalarından bahsetmiştir.
Buna göre;
· Toplum, Gıda Bankacılığı vasıtasıyla yardımlaşma ve dayanışmaya sevk edilmiştir.
· Bir çok gıda bankası federal ve milli açlık geliştirme programlarına ve sosyal yardımlara öncülük etmiş olup, yardım yapanlara kredi ve vergisel ayrıcalıklar tanınmıştır.
· Gıda Bankaları, organizasyonlarının gücünü ve açlıkla mücadeledeki önemin farkına varmışlardır.
· Gıda Bankacıları; hizmetlerinde iş eğitimi, rehberlik, beslenme eğitimi ve daha başka faaliyetlerini yerine getirmişlerdir.
· Bu sayede gıda bankacıları kendilerini daima toplumla bütünleştirmiştirlerdir.
Toplumsal dayanışma ve yardımlaşma duygusunun bir yansıması olan gıda bankacılığından hareketle, bu kavramın öncelikle incelenmesi gerekmektedir. Bu noktada, ilk olarak Gıda Bankacılığı kavramının ne anlama geldiği kısaca ele alınacaktır.
Gıda bankacılığı sisteminde ihtiyacı bulunanlara gıda, temizlik, giyecek ve yakacak yardımı yapabilmesine ilişkin hükümler bulunan ve kâr amacı gütmeyen dernek veya vakıf “Gıda Bankası” olarak faaliyet göstermektedir. Gıda Bankası, üretici veya satıcılardan bedel ödemeden almış olduğu ürünleri aracı işlevini görerek ihtiyacı olanlara düzenli ve sağlıklı bir şekilde ulaştırılmasını sağlamaktadır.
Gıda bankacılığı sisteminde, ekonomik açıdan durumu iyi olmayan vatandaşlar ile ellerinde çeşitli nedenlerle piyasaya sürülemeyen veya pazarlanması verimli olmayan ihtiyaç fazlası gıda, temizlik, giyecek ve yakacak maddeleri bulunan üretici, lokanta, market, otel vb. gerçek ve tüzel kişiler arasında köprü vazifesi görerek israfın önlenmesi hususunda toplumsal şuurun oluşmasına katkıda bulunarak sosyal adaletin sağlaması yolunda önemli bir adım atılmış olacaktır.
Ayrıca Gıda Bankacılığı yapacak dernek ve vakıflar,bu sistemin uygulanması esnasında kişilerin onurunun zedelenmesine sebep olabilecek her türlü uygulamadan kaçınmalı ve ihtiyaç sahipleri arasında hiçbir ayırım yapılmadan bu aracılık işlevini yerine getirmeleri konusunda hassas davranmalıdırlar.
ABD’de uygulanan bazı programlardan örnekler:
Food stamps: (Gıda Kartları) Düşük gelirli insanlar ve ailelere ihtiyaç duydukları sağlıklı bir yaşam için yapılan gıda yardım programıdır. Bu programda ihtiyacı olanlar başvuru formunu doldurup ATM kartı gibi geçerli olan bir kart ile gerekli gıda alışverişini ilgili marketlerden yapmaktadır. Bu kartın özelliği ABD’deki büyük çoğunluktaki gıda satıcılarınca kabul ediliyor olmasıdır.
Government Grants: (Hükümet Yardımı) Hükümetin, gıda bankalarının Gıda güvenliği için yaptığı çalışmalara destek olmasını ifade eder.
Emergency Food Assistance Program (TEFAP): ( Acil Gıda Yardımı Programı) TEFAP federal bir program olup diyet önerileri ilave olarak özellikle yaşlı insanlar için ihtiyaç duydukları gıdayı temin eden bir programdır.
Neighbor to Neighbor Program: ( Komşudan Komşuya Programı) Çabuk bozulabilen gıdaların gönüllülerce nitelikli kuruluşlar aracılığıyla bağışlandıktan sonra işlenmesi ve ihtiyacı olanlara dağıtılması ile ilgilidir.
We Produce…Produce Program : Bu program üretim fazlası ya da artığının değerlendirilerek ihtiyacı olanlara iletilmesi ile ilgilidir.
The Bread Plus Program: Perakende satış yapanlardan haftalık olarak belli miktarların üstünde biten ekmek için belli miktarda bağışı ifade eder.
Kid’s Cafe Program: Okul dönemi içerisinde okul programının bitiminde öğleden sonra çocuklar için besleyici yemek ve eğitimini kapsar. Okullar tatil olduktan sonra devam eden bir kısım programların da var olduğu bilinmektedir.
Yukarıda bahsedilen programlardan başka programlar da Amerika’da uygulanmakta olup bunların çoğu Amerikan Tarım Bakanlığınca desteklenmektedir. Bu şekilde yerel bazda çalışan sivil toplum örgütleri olduğu gibi federal düzeyde olan kar amacı gütmeyen kuruluşlar da mevcuttur.
Türkiye’de Gıda Bankacılığı:
Gelir Vergisi Kanunun 40 ve 89 uncu maddelerinde yapılan değişiklikler ile, fakirlere yardım amacıyla gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara bağışlanan gıda maddelerinin maliyet bedelinin vergi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınabilmesi imkânı sağlanmıştır.Önceden sadece gıda iken 5281 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle gıda yanında temizlik, giyim ve yakacak maddeleri de kapsam içerisine alınmıştır. Buna göre, Gıda Bankacılığı kapsamında gıda, temizlik, giyim ve yakacak maddesi bağışlayan gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri bağışa konu malların maliyet bedellerini vergiye tabi kazancın tespitinde gider olarak göz önünde bulundurabileceklerdir. Ayrıca, gıda bankacılığı faaliyetinde bulunan dernek ve vakıflara bağışlanan malların maliyet bedellerinin tamamı, yıllık beyanname ile bildirilen gelirden indirilebilmektedir.Diğer taraftan, Katma Değer Vergisi Kanununun 17 inci maddesine göre, gıda bankacılığı faaliyetinde bulanan dernek ve vakıflara bağışlanan gıda, temizlik, giyim ve yakacak maddelerinin tesliminde katma değer vergisi hesaplanmayacaktır.
Örnek:
Elinde paketleme hatası yüzünden pazarlama imkânı bulunmayan 1 ton pirinç olan bir üreticinin Gıda Bankacılığı sistemine girmek istediğini düşünelim. Firma öncelikle Gıda Bankası işlevini gören dernek veya vakıf ile görüşerek bu ürünleri bedelsiz olarak sisteme aktarma isteğini iletecektir. Üretici firma, “İhtiyaç sahiplerine yardım şartıyla bağışlandığından KDV hesaplanmamıştır.” ifadesi bulunan ve malın maliyet bedeli tutarındaki faturayı Gıda Bankası adına düzenleyecektir. Ayrıca, pirinçlerin taşınması ile ilgili olarak sevk irsaliyesi de düzenlenecektir. Firma, bağışladığı pirinçlerin maliyet bedelini gider yazmak suretiyle vergiye tabi kazancından düşecektir.
Gıda Bankacılığı yapan dernek veya vakıf bağışlanan mala karşılık bağış makbuzu vb. belgeyi düzenleyerek bir örneğini bağış yapana verecek ve kurduğu organizasyon ile teslim aldığı pirinçleri bedelsiz olarak ihtiyaç sahiplerine dağıtacaktır.
Bağışın Yapılacağı Kurum ve Kuruluşlar:
Ülkemizdeki gıda bankacılığı uygulamasında, bağışın yapılacağı kuruluş mutlaka bir dernek ya da vakıf olmalıdır. İhtiyacı bulunanlara doğrudan veya başka organizasyonlar aracılığıyla yapılacak gıda yardımlarının bir bağış olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Örneğin bir meslek odasına ya da kamu kuruluşuna bu nitelikte yapılan bir bağış, bağış yapan açısından gıda bankacılığına sağlanan vergisel avantajlardan yararlanamamaktadır. Bakanlar Kurulunca; derneğin kamuya yararlı bir dernek, vakıfların vergi muafiyetine sahip bir vakıf olarak belirlenmesinin bir önemi yoktur. Bağışı kabul edecek dernek veya vakfın tüzüğünde veya senedinde ihtiyacı bulunanlara gıda, temizlik, giyecek ve yakacak yardımı yapabilmesine ilişkin hükümlerin bulunması yeterlidir. Dernek ya da vakfın faaliyet alanının farklı olmasının bir önemi yoktur. Örneğin sağlık alanında faaliyet gösteren bir dernek de tüzüğünde gıda bankacığına ilişkin düzenlemeler varsa gıda bankacılığı yapabilecektir. Yapılacak bağışlar ise şartlı bağış niteliğinde olmalıdır. Bağış mutlaka bedelsiz olarak ihtiyaç sahiplerine dağıtılmak üzere yapılmalıdır. Gıda maddesi niteliğini taşımayan veya şartlı olarak yapılmayan bağışlar, gıda bankacılığı kapsamında yapılacak bağış olarak değerlendirilmeyecektir.
Bağışı Yapanların Düzenleyecekleri Belge
Gelir Vergisi Kanununun 40’ıncı maddesinde yapılan değişiklikle eklenen hüküm çerçevesinde indirim konusu yapılacak bağışlar, bağışa konu mal bedeli Vergi Usul Kanunu’nun 232 inci maddesinde belirtilen fatura düzenleme sınırının altında kalsa dahi mutlaka fatura ile belgelendirilecek ve ayrıca taşıma için sevk irsaliyesi düzenlenecektir.Bağışlanan mala ilişkin bilgileri eksiksiz olarak içerecek fatura, bağış yapılan dernek veya vakıf adına düzenlenecektir. Mal bedeli olarak faturada, bağışa konu malın maliyet bedeli (yüklenilen katma değer vergisi hariç) yazılı olacaktır.
Faturada “İhtiyaç sahiplerine yardım şartıyla bağışlandığından KDV hesaplanmamıştır.” ibaresinin yer alması zorunludur.
Gelir Vergisi Kanunu’nun 89 uncu maddesinde yapılan düzenleme çerçevesinde, yıllık beyannamede yer alacak gelir vergisi matrahının tespitinde indirim konusu yapılacak işlemlerde bağışı yapan tarafından bir belge düzenlenmesine gerek bulunmamakta olup, varsa bağış yapılan malın edinimine ilişkin belgelerin saklanması zorunludur.
Dernek ve Vakıflarca Düzenlenecek Belge:
Dernek ve vakıflar kendi mevzuatlarının öngördüğü belgeleri düzenleyecek ve bağış yapanlara bir örneğini vereceklerdir. Ticari faaliyetle uğraşanlarca düzenlenen faturalar dernek ve vakıf tarafından muhafaza edilecektir. Bu bağlamda Dernekler Yönetmeliğinin 38/3 maddesine göre; kişi, kurum veya kuruluşlar tarafından şartlı olarak bağışlanan bu malları Ayni Bağış Alındı Belgesi (Dernekler Yönetmeliği, EK- 15), Dernekler tarafından ihtiyaç sahibi kişilere yapılacak bu mal teslimleri Ayni Yardım Teslim Belgesi (Dernekler Yönetmeliği, EK- 14) ile yapılır.
Ticari işletmeye dahil malların (gıda, temizlik, giyecek ve yakacak maddelerinin) bağışlanması durumunda bu malların maliyet bedeli Gelir Vergisi Kanunu’nun 40’ıncı maddesi çerçevesinde gider kaydedilir. Bu işlem, faturanın bir yandan gelir bir yandan da gider kaydedilmesi suretiyle gerçekleştirilir.
Vergisel Teşvik boyutu:
Gıda bankacılığı kapsamında yapılan bağışlar 3065 sayılı Kanunun 17/2-b maddesine göre katma değer vergisinden müstesnadır. Katma değer vergisi mükellefleri, bir vergilendirme döneminde yaptıkları bağışların toplam tutarını ilgili dönem beyannamesine dahil etmek suretiyle beyanda bulunacaklardır.
Aynı Kanunun 30/a ve 32’nci maddelerine göre, kısmi istisna mahiyetindeki bu teslimin (gıda, temizlik, giyecek ve yakacak maddesi bağışlarının) bünyesine giren katma değer vergisi tutarının indirim konusu yapılması mümkün bulunmamaktadır. Bu nedenle, bağışın yapıldığı dönemde, bağışlanan gıda maddelerinin iktisabı dolayısıyla yüklenilen katma değer vergisi tutarının hesaplanması ve aynı döneme ait katma değer vergisi beyannamesine dahil edilmesi, aynı tutarın defter kayıtlarında “indirim KDV” hesaplarından çıkarılarak, gider hesaplarına aktarılması gerekmektedir.Bağışlanan gıda maddelerinin işletmeye dahil olmaması halinde ise, söz konusu malın maliyet bedeli (KDV dahil) Gelir Vergisi Kanunu’nun 89 uncu maddesi çerçevesinde yıllık beyannamenin bağış ve yardımlara ilişkin bölümüne yazılarak gelir vergisi matrahının tespitinde indirim olarak dikkate alınacaktır.
193 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 89 uncu maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinde gıda bankacılığı ile ilgili yapılan düzenleme ayrıca Gelir Vergisi Kanunu’nun “İndirilecek Giderler” adlı 40 ıncı maddesinin 1.fıkrasının 10 numaralı bendinde de düzenlenmiş bulunmaktadır. Buna karşılık 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun “Diğer İndirimler” adlı 10 uncu maddesinde gıda bankacılığı ile ilgili bir düzenleme yer almamaktadır. Fakat 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 6. maddesinin (2) numaralı fıkrasına göre, safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazanç hakkındaki hükümleri uygulanır hükmünden dolayı Gelir Vergisi Kanunu’nun 40.maddesinde yapılan düzenlemeden kurumlar vergisi mükellefleri de faydalanabileceklerdir. Başka bir ifadeyle Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinde yapılan düzenleme olmasaydı kurumlar vergisi mükellefleri bu konuda uygulama dışı kalacaklardı. Gıda bankacılığının cazibesi de buradan kaynaklanmaktadır. Gıda bankacılığı uygulaması Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazançlara ilişkin “İndirilecek Giderler” başlıklı 40. maddesinin 1.fıkrasının 10 numaralı bendinde yer aldığından yapılan bağışlar ticari kazanç elde eden gelir vergisi mükellefleri ve kurumlar vergisi mükellefleri tarafından direkt gider olarak dikkate alınacaktır. Dolayısıyla ilgili firma zararda olsa dahi söz konusu bağış sonraki yıla mahsup edilecek zararlar olarak devredebilecektir. Bunun yanında ticari kazanç dışındaki gelir vergisi beyannamesi veren mükellefler ise sadece gelir olması halinde beyanname üzerinden indirim yapabilecek olup gelir olmaması durumunda herhangi bir indirimden söz edilemeyecektir.
Sonuç:
Gıda bankacılığına ilişkin düzenlemeler hukuki dayanağını, Anayasamızın 73/2 maddesinde yer alan “ vergi adaletinin adaletli ve dengeli dağılımı maliye politikasının sosyal amacıdır” hükmünden almaktadır. Türk vergi mevzuatında çok önemli bir yere sahip olan gıda bankacılığı müessesesi, kültürümüzde yer alan yardımlaşma ve dayanışma duygusu ve yoksullukla mücadele de göz önünde bulundurulduğunda sosyal adaletin sağlanması ve israfın önlenmesi konusunda önemli katkılar sağlayabilir.Ayrıca Gıda Bankacılığı sistemi; ülkemizin dört bir yanında bulunan dernek ve vakıfların asli fonksiyonlarını yerine getirme, ülkenin sosyal ve ekonomik kalkınmasında etkili olma yanında, yoksullukla ve israfla mücadele konusunda dernek ve vakıflara etkin olarak çalışma fırsatı sağlayacaktır.
Dünyada yaşanan açlık, yoksulluk v.b insanlık dramlarını da düşündüğümüzde muhtaç insanlara yardım amacıyla gıda, temizlik, giyecek ve yakacak maddesi bağışlanmasının ne kadar önemli bir organizasyon olduğu görülmektedir. Ancak bu bağışların, farklı amaçlara alet edilmemesi için etkin bir denetim yapılmasının çok önemli olduğu unutulmamalıdır.