Hisse Senedi Ve Diğer İştirak Hisselerinin Satışında Kdv Karmaşası

I. GİRİŞ

 

Hisse senedi teslimlerinde katma değer vergisi istisnasının düzenlendiği 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17. maddesinin 4. fıkrasının -g- bendi ile yürürlük tarihi 31.12.2004 olmak üzere 5281 sayılı Kanunla mezkur fıkraya eklenen ve bazı şartlara bağlı olarak iştirak hisselerinin satış ve devrine yönelik katma değer vergisi istisnası getiren -r- bendinin kapsamı ve istisna uygulamasına yönelik olarak tereddütler bulunmaktadır.

 

Bu çalışmamızda hisse senedi ve iştirak hisseleri satışında katma değer vergisi istisnası ile ilgili kanun hükümleri (KDVK 17/4- g ve r bentleri) irdelenecek ve istisna uygulaması konusunda açıklamalar yapılacaktır.

 

 

II. İ�zTİRAK HİSSESİ KAVRAMI

 

Vergi mevzuatımızda iştirak hissesi kavramına ilişkin açıklamalar Gelir Vergisi Kanununun 75. maddesi ile 1 Seri Nolu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin 5.6. nolu bölümünde yer almaktadır.

 

GVK’nın 75/1. maddesinde her nevi hisse senetlerinin kar paylarının, 75/2. maddesinde ise iştirak hisselerinden doğan kazançların menkul sermaye iradı olduğu belirtilmiş ve 2. bentteki parantez içi hükümle “limited şirket ortaklarının iş ortaklıkları ortaklarının ve komanditerlerin kar payları ile kooperatiflerin dağıttıkları kazançların bu zümreye dahil olduğu” ilave edilerek iştirak hissesi kazançlarının gelir vergisi uygulaması açısından kapsamı açıklanmıştır.

 

Gelir Vergisi Kanunundaki bu düzenlemelere bakıldığında hisse senedi ile iştirak hissesinin birbirinden tamamen farklı iki kavram olduğu şeklinde bir yorum yapılabilecektir, ancak şüphesiz bu yorum hatalı bir yorum olacaktır. Bunu anlamak için 1 seri nolu KVK Genel Tebliği’nin ilgili bölümüne bakmamız yeterli olacaktır.

 

1 seri nolu KVK Genel Tebliğine göre iştirak hissesi deyimi menkul değerler portföyüne dahil hisse senetleri ile ortaklık paylarını ifade etmekte olup, şu şekilde sıralanabilecektir;

  • · Anonim şirketlerin ortaklık payları veya hisse senetleri (Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan yatırım ortaklıkları hisse senetleri dahil)[1],
  • · Limited şirketlere ait iştirak payları,
  • · Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komanditer ortaklarına ait ortaklık payları,
  • · İş ortaklıkları ile adi ortaklıklara ait ortaklık payları,
  • · Kooperatiflere ait ortaklık payları

 

Buradan hisse senedi ve iştirak hissesi deyimlerinin birbirinden tamamen farklı kavramlar değil, aksine iç içe geçmiş iki kavram olduğu ortaya çıkmaktadır. İştirak hissesi kavramı hisse senetlerini de içeren bir üst kavram niteliğindedir.

 

Ayrıca burada dikkat edilmesi gereken bir husus da, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler ile anonim şirketlerde hisse senetlerinin haricinde ortaklık hakkını tevsik eden ortaklık paylarının bulunduğu ve bu ortaklık paylarının[2]da iştirak hissesi kapsamında değerlendirilmekte olmasıdır.

 

 

III. KATMA DE�zER VERGİSİ KANUNU AÇISINDAN İ�zTİRAK HİSSESİ SATI�z İSTİSNASI

 

Katma Değer Vergisi Kanununda iştirak hisseleri satış ve devirlerine yönelik istisnalar olarak 17. maddenin 4 numaralı fıkrasının –g- ve –r- bentleri sayılabilecektir.

 

Mezkur maddenin –g- bendine görehisse senedi teslimleri, -r- bendine göre ise bazı şartlara bağlı olarakiştirak hisselerinin devir ve teslimlerikatma değer vergisinden müstesna tutulmuştur.

 

 

1) Hisse Senedi Teslimlerine Yönelik Katma Değer Vergisi İstisnası

 

Katma Değer Vergisi Kanununun 17/4-g maddesine göre, “Külçe altın, külçe gümüş, kıymetli taşlar (elmas, pırlanta, yakut, zümrüt, topaz, safir, zebercet, inci, kübik virconia) döviz, para, damga pulu, değerli kâğıtlar, hisse senedi, tahvil ile metal, plastik, lastik, kauçuk, kâğıt, cam hurda ve atıklarının teslimi” katma değer vergisinden müstesnadır.

 

Burada ifadesini bulan hisse senedi teslimlerine yönelik katma değer vergisi istisnası hakkında farklı görüşler bulunmaktadır.

 

Birinci görüşe göre hisse senetlerinin bir kıymetli evrak olarak basılıp ilgililere teslimi katma değer vergisinden müstesna tutulmuştur. Bu görüşe göre, hisse senetlerini ellerinde bulunduran pay sahipleri tarafından hisse senetlerinin daha sonraki satışlarında katma değer vergisi istisnası uygulanabilmesi için KDV Kanununun 17/4-r maddesindeki şartların bulunması gerekmektedir.

 

Bizim de katıldığımız ikinci görüşe göre, KDVK 17/4-g maddesi ile hisse senetlerinin ortaklık payı olarak satışı katma değer vergisinden müstesna tutulmaktadır. Ayrıca hisse senedi sahiplerinin bu senetleri çıkaran şirketlerin sermaye artırımında sahip oldukları rüçhan haklarını bir başkasına devir edilmesi işlemi de, dayanağı olan hisse senedi tesliminde uygulanan katma değer vergisi istisnasından yararlanacaktır.[3]

 

Bu ikinci görüşe göre; KDV Kanununun 17/4-g maddesi ile hisse senetlerinin ortaklık payı olarak satış, devir ve teslimleri KDV’den istisna edilmiş olup, bunun dışındaki ortaklık paylarının teslimi katma değer vergisinin konusuna girmektedir. Bu nedenle Kanunun 17/4-r maddesine eklenen hüküm ile hisse senedi sahiplerine yönelik yeni bir düzenleme yapılmamış olup (2 yıllık süreye bakılmaksızın her halukarda katma değer vergisinden istisnadır), bu yeni hüküm sadece, hisse senedi ile temsil edilen ortaklık payları dışındaki durumlarda yeni bir uygulamaya yol açmaktadır.

 

Burada dikkat edilmesi gereken husus, hisse senedi dışındaki iştirak hisselerinin satışında, eğer bunlar 2 yıldan daha az süre ile kurumların aktiflerinde yer almışsa, KDV Kanununun 1/1.maddesi hükmüne göre KDV hesaplanma zorunluluğu bulunmaktadır.

 

Nitekim, Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilmiş olan bir mukteza[4] da, Katma Değer Vergisi Kanununun 17/4-g maddesi ile vergi idaresinin hisse senetlerinin ortaklık payı olarak satışının katma değer vergisinden müstesna tutulduğu anlayışını kabul ettiğini göstermektedir.

 

Bir diğer üçüncü görüşe göre ise, ortaklık payları sermayeyi temsil ettiği için bu payların satışı katma değer vergisinin konusuna zaten girmemektedir. Dolayısıyla bu istisna hükmü, söz konusu teslimlerde katma değer vergisinin aranmayacağının teyidi niteliğindedir.[5]

 

Yukarıda da belirttiğimiz üzere, iştirak hisselerinin satış ve devrine yönelik katma değer vergisi istisnasının düzenlendiği Katma Değer Vergisi Kanununun 17/4-r maddesi, yasa koyucunun bu görüşte olmadığını göstermektedir. Çünkü söz konusu -r- bendindeki şartların sağlanamaması halinde ortaklık paylarını temsil eden hisse senedi haricindeki bazı iştirak hisselerinin satışında katma değer vergisi uygulanmaktadır.

 

 

2) İştirak Hisseleri Devir ve Satışına Yönelik Katma Değer Vergisi İstisnası

 

Katma Değer Vergisi Kanununun 17/4-r maddesine göre kurumların aktifinde veya belediyeler ile il özel idarelerinin mülkiyetinde, en az iki tam yıl süreyle bulunaniştirak hisselerinin satışı suretiyle gerçekleşen devir ve teslimler ile bankalara borçlu olanların ve kefillerinin borçlarına karşılık iştirak hisselerinin (müzayede mahallerinde yapılan satışlar dahil) bankalara devir ve teslimleri katma değer vergisinden müstesna tutulmuştur.

 

Madde metninde istisna kapsamındaki kıymetlerin ticaretini yapan kurumların, bu amaçla aktiflerinde bulundurdukları iştirak hisselerinin teslimlerinin istisna kapsamı dışında olduğu ve istisna kapsamında teslim edilen kıymetlerin iktisabında yüklenilen ve teslimin yapıldığı döneme kadar indirim yoluyla giderilemeyen katma değer vergisinin, teslimin yapıldığı hesap dönemine ilişkin gelir veya kurumlar vergisi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınabileceği hususları da hüküm altına alınmıştır.

 

Bu bent Katma Değer Vergisi Kanununa yürürlük tarihi 31.12.2004 tarihi olmak üzere 5281 sayılı Kanunun 33. maddesiyle eklenmiştir. Bu düzenleme öncesinde iştirak hissesi devir ve satışlarında mezkur kanunun geçici 10. maddesi kapsamında katma değer vergisi istisnası uygulanmaktaydı. Söz konusu madde tedvin tarzı açısından mevcut düzenlemeye göre farklılıklar arz etmektedir.

 

�zöyle ki, şu anda yürürlükten kalkmış olan, Katma Değer Vergisi Kanununun geçici 10. maddesinde; “5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 28. maddesi kapsamındaki teslimler vergiden müstesnadır.”denilmekteydi.

 

Burada göze çarpan ilk husus iştirak hissesi satışlarındaki katma değer vergisi istisnasının kurumlar vergisi kanunundaki iştirak hissesi satış kazancı istisnasına atıf yapılarakdüzenlenmesidir. Buna ilave olarak KDVK geçici 10. maddenin 3. fıkrasında satış nedeniyle oluşan kazancın tamamının, teslimi takip eden hesap dönemi başından itibaren ikinci hesap dönemi sonuna kadar ödenmiş sermayeye dönüştürülmemesi halinde, satıştan doğan kazancın ödenmiş sermayeye dönüşmeyen kısmına ait katma değer vergisi, teslimin yapıldığı tarihteki katma değer vergisi nispetine göre hesaplanarak tarh edilir.

 

5422 sayılı eski Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 28. maddesi ile 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun mülga geçici 10. maddesi karşılaştırıldığı zaman, gerek kanun maddelerinde birbirine yapılan atıflar, gerekse istisnadan yararlanma şartlarına yönelik hükümler dikkate alındığında bu iki maddenin birbirinin paralelinde düzenlemeler olduğu, kurumlar vergisi istisnasından yararlanılamadığı takdirde katma değer vergisi istisnasından da faydalanılamayacağı ortaya çıkmaktadır.

 

Bu iki geçici madde 5281 sayılı Kanunla kaldırılmıştır.

 

İştirak hissesi satışına yönelik istisna, 5281 sayılı Kanunun 31. ve 33. maddeleriyle, 5422 sayılı eski Kurumlar Vergisi Kanunu’nun “İstisnalar” kenar başlıklı 8. maddesine 12 numaralı bent ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17. maddesinin “Diğer İstisnalar” fıkrasına –r- bendi olarak eklenmiş ve her iki kanun açısından da kalıcı hale gelmiştir.

 

Daha sonra ise bilindiği üzere 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanun, 5520 sayılı Kanunla kaldırılmış, eski Kanunun 8/12. maddesinde düzenlenen iştirak hissesi satış kazancı istisnası 5520 sayılı Kanunun 5/1-e maddesinde yeniden ve de farklı bir biçimde düzenlenmiştir.

 

Bu düzenlemeler sonucunda ortaya şöyle bir sorun çıkmaktadır; acaba 5422 sayılı eski Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 28. maddesi ile Katma Değer Vergisi Kanununun geçici 10. maddesi arasında kurulan paralellik şu anda da devam etmekte midir?

 

Daha basit bir şekilde ifade edecek olursak, iştirak hisseleri satışında Katma Değer Vergisi Kanununun 17/4-r maddesi kapsamında katma değer vergisi istisnasından faydalanabilmek için kurumlar vergisi kanunu açısından da istisna şartlarının yerine getirilmesi gerekmekte midir?

 

Kanaatimizce 5281 sayılı Kanun ile, KDV ve Kurumlar Vergisinde iştirak hissesi satışları istisnasına yönelik olarak 5281 sayılı Kanun öncesinde geçici maddeler arasında birbirine atıf yapmak suretiyle kurulan bağ koparılmıştır.[6]

 

5281 sayılı Kanun 33. maddesiyle KDV Kanununun 17. maddesinin 4. fıkrasına eklenen –r- bendi ile katma değer vergisi istisnası uygulaması yasal düzenleme gereği kurumlar vergisi istisnasından yararlanma koşuluna bağlanmamıştır. Bu bağlamda yapılan satış işlemlerinde kurumlar vergisi istisnasından yararlanma koşullarının gerçekleşmemesi halinde dahi, satışı yapan kurum katma değer vergisi istisnasından yararlanabilecektir.[7]

 

5281 sayılı Kanun öncesindeki uygulamada, eğer KVK geçici 28 inci madde kapsamında bir satış sözkonusu değilse KDV istisnası uygulanamamaktaydı. Yeni hükümlere göre ise en az iki tam yıl aktifte tutulmuş olan iştirak hisselerinin satışında (satıştan doğan kazanca ve bu kazancın sermayeye eklenip eklenmemesine veya özel bir fon hesabına alınıp alınmadığına bakılmaksızın) doğrudan istisna uygulanacaktır.[8]

 

Düzenlemenin bu hali ile Kurumlar Vergisi Kanunundaki istisna hükmü ile uygulama bağı kurulmadığından, koşullara uyan mükelleflerin bütün teslimleri istisna kapsamına girmektedir.

 

3) Özellikli Bir Durum: Hisse Senedi İlmühaberleri

 

Katma Değer Vergisi Kanununun 17. maddesinin 4. fıkrasının –g- ve –r- bentlerinin uygulanmasında özellik arz eden bir husus da hisse senedi ilmühaberlerinin durumudur.

 

Hisse senedi ilmühaberleri hisse senetleri gibi hiçbir şartla bağlı olmaksızın KDVK 17/4-g kapsamında katma değer vergisi istisnasından faydalanacak mıdır, yoksa hisse senedi geçici ilmühaberleri de, hisse senedi haricindeki diğer iştirak hisselerinde olduğu gibi katma değer vergisi istisnasından faydalanabilmek için KDVK 17/4-r kapsamındaki bazı şartları taşıması gerekecek midir?

 

Daha önce yukarıda da değinmiş olduğumuz Ankara Vergi Dairesi Başkanlığı muktezasında, hisse senedi yerine geçen ilmühaberlerin satış işlemi KDV Kanununun 17/4-g maddesi kapsamında katma değer vergisinden istisna kabul edilmiştir. Yani hisse senedi ilmühaberleri, muktezaya göre katma değer vergisi kanunu istisna hükümleri açısından aynen hisse senetleri gibi işlem görmelidir.

 

Ancak bu muktezaya rağmen, kanun metninin lafzından hareketle –g- bendi kapsamında sadece “hisse senetlerinin” işlem görmesi gerektiği, ilmühaberlerin diğer iştirak hisseleri gibi –r- bendi kapsamında işlem görmesi gerektiği yönünde görüşler de bulunmaktadır.

 

 

IV. SONUÇ

 

Çalışmamızda hisse senedi ve diğer iştirak hissesi satışlarında katma değer vergisi istisnası uygulamasında yaşanmakta olan tereddütlere ve bu tereddütler hakkındaki çeşitli düşüncelere değinmeye çalıştık.

 

Konu ile ilgilenenecek olanların da göreceği üzere, konu hakkında yargısal içtihat ve idari açıklayıcı işlem (tebliğ, sirküler gibi) sıkıntısı bulunmaktadır. Konuyla ilgili olarak, tespit edebildiğimiz kadarıyla sadece bazı vergi dairesi başkanlıklarınca talepte bulunan mükelleflere verilmiş olan bazı muktezalar söz konusudur. Ancak muktezaların sadece verilen kişi açısından, sınırlı olacak bir biçimde koruma sağladığı hususu göz önünde bulundurulduğunda mükelleflerin inceleme elemanlarının ilgili kanun maddelerini farklı yorumlamaları sonucunda cezalı işlemle karşılaşmaları ihtimal dahilinde düşünülmelidir.

 

İyi niyetli mükelleflerin mağdur duruma düşmemeleri için, konu hakkında idarenin tebliğ ya da sirküler vasıtasıyla açıklama yapması ve bu kapsamda işlem yapmadan evvel mükelleflerin mukteza talebinde bulunmaları gerektiğini düşünüyoruz.

 


[1] Tebliğde Sermaye Piyasası Kurulunun düzenleme ve denetimine tabi fonların katılma belgelerinin, iştirak hissesi olarak değerlendirilmeyeceği de belirtilmiştir.

[2] Burada ortaklık payından kasıt ilmühaberlerdir. Bilindiği üzere TTK.’nın 411. maddesine göre pay senetleri çıkarılmadan önce, sonradan pay senetleri ile değiştirilmek üzere ilmühaberler çıkarılabilmektedir.

[3] Kemal OKTAR, KDV İstisnalar ve İadeler, Maliye ve Hukuk Yayınları, 7. Baskı Ankara Ocak 2007, s.543.

[5] Mehmet MAÇ, Katma Değer Vergisi Kanunu Yorum ve Açıklamaları

[6] Mustafa Tan; Kollektif �zirketin Gayrimenkul Satışında KDV Yok, Dünya Gazetesi, 28.09.2007.

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*