Kayıtdışı Ekonominin Önlenmesinde İhbar İkramiyesi

1. GENEL BİLGİ :

 

 

 

 

 

 

 

Güçlü bir ekonominin önemli göstergelerinden biri kamu finansmanında vergi gelirlerinin toplam gelirler içindeki payıdır. Kamu harcamalarının vergi gelirleri dışındaki tüm finansman yöntemleri (borçlanma, emisyon vs.) uzun veya kısa vadede ekonomiyi olumsuz yönde etkileyecektir. Kamu harcamalarının finansmanında toplam gelirler içinde vergi gelirleri payının artırılabilmesinin önemli yollarından biri de kayıt dışı ekonomi, yer altı ekonomisi, görünmez ekonomi, düzensiz ekonomi, gölge ekonomi, marjinal ekonomi vb. olarak adlandırılan üzerinden vergi alınamayan ekonomik faaliyetlerin, kayıt altına alınarak vergilendirilmesinin sağlanmasıdır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kayıt dışı ekonominin tespitine yönelik yapılan çalışmalar ülkemizde kayıtdışı ekonominin boyutunun gelişmiş ekonomilere göre oldukça yüksek olduğunu göstermektedir. [1]Gayri Safi Yurt İçi Hasılanın yüzdesi olarak kayıt dışı ekonominin ortalama büyüklüğü, Türkiye’de (2002-2003 yılları için) 4,3 gelişmiş 21 OECD ülkesinde (2002-2003 yılları için) % 16,3 tür.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kayıt dışı ekonomi, kayıt altındakilerin kayıt dışı kalanlara gore fakirleşmesine, gelir dağılımının bozulmasını, aynı faaliyet kolunda kayıtlı çalışan birey ve işletmeler yönünden haksız rekabete neden olması ve toplumun manevi değelerini – Kayıtdışı ekonominin yaygınlaşması bunun toplum tarafından meşru bir olgu olarak olgılanmasına neden olmasından dolayı olumsuz etkilemesi bakımında ülkemizin önemli sorunlarından biridir.[2]

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Vergi Denetmenleri Derneği Genel Merkezi tarafından yapılan “Ülkemizin en önemli sorunu nedir?” başlıklı anket çalışmasında; kayıt dışı ekonomi % 42,2 ile işsizlik (% 35,4), terör (% 19,4) ve Avrupa Birliği ile ilişkilerin (% 2,7) önünde ilk sırayı almıştır.[3]

 

 

 

 

<formulas></formulas>

 

 

 

 

Kayıt dışılığın azaltılmasında; denetim, yasal düzenlemeler, vatandaşların vergiye gönüllü uyumu vb. çalışmalar kadar toplumun diğer birey veya kurumları tarafından kayıt dışı çalışanların hem vatandaşlık görevi olarak hem de ticari hayatta haksız rekabetin önlenmesi amacıyla yetkili makamlara bildirilmesinin sağlanması da etkili olacaktır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kişi ve kurumları kayıt dışı işle mücadelede aktif hale getirmek amacıyla getirilen ihbar ikramiyesi müessesesi, kayıt dışı çalışarak vergi kaybına neden olanları bildiren gönüllülere kayıt dışı çalışanlar tarafından ödenmeyen vergilerin bir kısmının belirli koşullarla ödül oarak ödenmesinden ibarettir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Makalemizin konusunu, ülkemizde kayıt dışı ile mücadelede kayıt dışı faaliyetleri yetkili makamlara bildirenlere verilmesi öngörülen ikramiyenin hukuki yapısı, ikramiyeye hak kazanabilmek için ihbar edende bulunması gereken koşullar ile ihbar ikramiyesine ilişkin süreç oluşturmaktadır. Makalenin izleyen bölümlerinde ihbar ikramiyesine ilişkin yasal mevzuata, ihbar ikramiyesine hak kazanılması için ihbar edende, ihbar konusunda bulunması gereken hususlara ve ihbar ikramiyesi müessesesinin işleyişine değinilecek daha sonra ihbar ikramiyesi hakkındaki görüşümüze yer verilecektir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

2- İHBAR İKRAMİYESiNE İLİŞKİN MEVZUAT:

 

 

 

 

 

 

 

2.1-İlgili Kanun:

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İhbar ikramiyesine ilişkin kanuni düzenleme, 1905[4] sayılı “Menkul ve Gayrimenkul Emval ile Bunların İntifa Haklarının ve Daimi Vergilerin Mektumlarını Haber Verenlere Verilecek İkramiye Hakkinda Kanun” ile yapılmıştır. Anılan Kanun halen yürürlülüktedir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

1905 Sayılı Kanunun, konumuza ilişkin hükümlerinin yer aldığı 6’nci maddesi aynen aşağıdaki gibidir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

“Madde 6-Bina, arazi ve arsalardan tahrir harici kalanlar ile kazanç , hayvanlar, veraset ve intikal, muamele, dahili istihlak ve damga gibi daimi vergilerden yanlış beyanname vermek veya çift defter tutmak veya sair suretlerle ketmedilmis olanları haber verenlere tahakkuk edecek vergi ve misil cezalar mecmuu üzerinden aşağıdaki nispetler dahilinde ikramiye verilir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

500 liraya kadar yüzde 15

 

 

 

 

5.000 liraya kadar, 500 liradan yukan olan kısım için ” 30

 

 

 

 

15.000 liraya kadar, 5.000 liradan yukan olan kısım için ” 20

 

 

 

 

15.000 liradan yukan olan kısım için ” 10

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu nispetlere göre hesap olunacak ikramiyenin üçte biri verginin kat’i surette tahakkukunda ve üçte ikisi verginin tahsili akabinde verilir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Muhbirleri mevcut olup ta tahakkuk muamelesi henuz intaç etmemiş olan bu kabil mektumların muhbirlerine dahi işbu maddenin hükümlerine göre ikramiye verilir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bilimum mal memurları ile tahrir ve tahmin heyetleri mensuplarına ve tahakkuk muamelesinde vazifedar olanlara ikramiye verilmez.”

 

 

 

 

 

 

 

 

 

2.2- Diğer Mevzuat:

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İhbar ikramiyesinin dayanağını teşkil eden 1905 sayılı Kanun yürülüğe girdiği 1931 yılından itibaren herhangi bir değişikliğe uğramamıştır. 1931 yılından günümüze kadar olan süre içerisinde vergi mevzuatımızda meydana gelen değişiklikler nedeniyle, 1905 sayılı Kanunun uygulanmasına yönelik olarak yaşanan sorunlan gidermek ve Kanunun uygulanmasma ilişkin açıklamalarda bulunmak amacıyla yapılan yasal düzenlemelerden bizi ilgilendirenler aşağıdaki gibidir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

-Maliye Bakanlığının 11.07.1974 tarihli Genel yazısı,

 

 

 

 

 

 

 

 

 

-Başbakanlığın 21.12.1982 tarih 1982/112 sayılı Başbakanlık Genelgesi,

 

 

 

 

 

 

 

 

 

-10.11.1984 tarih 18571 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 3071 Sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasina Dair Kanun

 

 

 

 

 

 

 

 

 

-Maliye Bakanlığının 22.11.1990 tarih 1990/1 Sıra No’lu İhbarlar İç Genelgesi,

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İhbar ikramiyesinin, muhbire nasıl ve ne şekilde verileceğini belirten ve halen yürürlülükte bulunan 1905 Sayılı Kanun ve diğer mevzuat kapsamında, ihbarda bulunan muhbirin ihbar ikramiyesine hak kazanabilmesi için, gerek muhbir olarak kendisinde, gerekse ihbarda bulunduğu konu hakkında yukarda belirtilen mevzuatla hüküm altına alınan bazı şartların varlığı gerekmektedir. Bu şartlar muhbirde bulunması gereken şartlar ve ihbar konusunda bulunması gereken şartlar olarak ikili bir ayırıma tabi tutulabilir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

2.3- Muhbirde Bulunması Gereken Şartlar:

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İhbar ikramiyesinin ödenebilmesi için muhbirin kendisini gizlememesi gerekmektedir. Muhbir vergi incelenmesine başlamadan önce veya inceleme sırasında inceleme elemanı ile temasa geçmeli ve ona gerekli bilgileri vermelidir. İhbarın isimsiz olarak yapılması durumunda muhbirin inceleme bitmeden ortaya çıkması gerekir. İnceleme bittikten sonra ihbarı kendisinin yaptığını söyleyerek ortaya çıkan kişilere ihbar ikramiyesi ödenmesi mümkün değildir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İhbarda bulunan kişi inceleme bitmeden ihbardan vazgeçmemelidir. İncelemeye başlamadan veya incelemenin herhangi bir safhasında ihbarından vazgeçtiğini bildiren muhbire ikramiye ödenmeyecektir. İhbar dilekçesinde ve tutanağında muhbir tarafından “ikramiye istiyorum” ibaresinin yazılması gerekmektedir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Aynı kişi hakkında birden fazla ihbar olduğunda, belirtilen ihbar konularının farklı olması durumunda her bir muhbirin ihbar konusu ile bulunan matrah farkı arasında illiyet bağının kurulması ve buna göre herbir muhbire verilecek ihbar ikramiyesinin belirlenmesi gerekir. Yapılan ihbarın konusu aynı ise bu durumda resmi kayıtlara daha önce geçmiş muhbire ikramiye ödenecektir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Muhbirin vergi kaçırmaya dahil olup vergi ziyaında iştirakinin bulunmasının önemi yoktur. Bir mükellefin vergi kaçırmakta olduğunu bilen ve delilleri ile bu kaçakçılığı haber veren muhbirlere diğer şartlarında bulunması halinde ihbar ikramiyesi ödenmesinde herhangi bir engel bulunmamaktadır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

2.4- İhbar Konusunda Bulunması Gereken Şartlar:

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İhbar ikramiyesi alınabilmesi için ihbarda bulunulan vergilerin devamlılık gösteren gelir, kurumlar, damga, katma değer vergisi gibi vergiler olması gerekmektedir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İhbar tarh zaman aşımı süresi olan beş yıl içerisinde yazılı veya sözlü olarak yapılabilir. Sözlü ihbarın tutanağa geçirilmesi gerekir. İhbar müşahhas-somut olay ve delillere dayanmalı ve mükellefin hangi şekilde vergi kaçırdığı açıklanmalıdır. Müşahhas olay gösterilmemesi veya deliller verilmemesi hallerinde muhbire ikramiye ödenmesi mümkün değildir. İnceleme sonucunda bulunacak matrah farkı ile ihbar konusu arasında illiyet bağı bulunmalıdır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

2.5- İhbar İkramiyesine İlişkin Süreç :

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Vatandaşların kendileri ile veya kamu ile ilgili dilek veya şikayetleri hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisi ve yetkili makamlara yazı ile başvurma haklarını ne şekilde kullanabilecekleri 3071[5] sayılı “Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanun” ile düzenlenmiştir. Bu konuda belirtilen şekil şartlarını taşıyan ciddi ve somut belgeler içeren ihbar ve şikayetler dikkate alınacaktır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İdari yoldan veya vergi inceleme elemanlarına bizzat bir ihbar yapıldığında ortada bir ihbar mektubu veya ihbar tutanağı bulunacaktır. İnceleme elemanı gerekli görmesi durumunda muhbiri tekrar dinleyebilir ve ondan elinde bulunan diğer bilgi ve delilleri kendisine sunmasını isteyebilir. Muhbir bu konuda gerekli yardımı göstermek zorundadır. Bilakis inceleme elemanına yapacağı yardımın derecesine göre ikramiye ye hak kazanacaktır

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İnceleme elemanı özellikle ihbar konuları üzerinde durup ihbarın gerçekliğini saptayacaktır. İkramiye ödenmesinde ihbar konuları ile matrah farkı arasında bağlantı araştırılacağından ihbarla bulunan matrah farkları ile ihbara ilişkin olmayan matrah farklarını birbirinden ayırt edecektir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İnceleme bittikten sonra düzenlenecek vergi inceleme raporundan ayrı olarak ihbara ilişkin bir rapor daha düzenlenecektir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

3- SONUÇ:

 

 

 

 

 

 

 

 

Kayıtdışı ekonomi yukarıda değinildiği üzere; kayıt altındakilerin kayıt dışı kalanlara gore fakirleşmesine neden olduğu kadar aynı faaliyet kolunda kayıtlı çalışanlar yönünden haksız rekabete neden olması, toplumun manevi değerlerini olumsuz etkilemesi bakımında ülkemizin en önemli sorunlarından biridir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Kayıtdışı ekonomininkabul edilebilir seviyelere indirgenebilmesi için denetim, yasal değişiklikler, mükelleflerin vergiye gönüllü uyumu vb. çalışmalar kadar toplumun kayıtdışı ekonomi ve etkileri hakkında bilinçlendirilerek kayıt dışı ile yapılan mücadelede aktif olarak kamunun yanında yer alması da sağlanmalıdır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu kapsamdaki ihbar ikramiyesi müessesesi, 1931 yılından beri uygulanmada olmakla birlikte kayıt dışı ekonomi ile mücadelede kendisinden beklenen fayda elde edilememiştir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu nedenle; ihbar ikramiyesine ilişkin 1905 sayılı Yasanın günümüz ihtiyaçlarına gore reformist bir yaklaşımla yeniden düzenlenerek toplumun bu müesseseden haberdar edilmesi yanında ihbarcı kimliğinin toplum nezdindeki jurnalci görüntüsünün aksine bunun bir vatandaşlık görevi olduğu mesajının görsel ve yazılı basın yoluyla topluma iletilmesi, vatandaşların kayıt dışı ekonomi ile mücadelede daha aktif bir şekilde kamuya yardımcı olmalarının temini açısından faydalı olacaktır.

 

 

 

 


[1] Ak Ahmet, Kayıtdışı Ekonomi Olgusu ve Vergi Sosyolojisinin Kayıt Dışılığı Belirlemedeki Önemi, Vergi Raposu Dergisi, Sayı:102, s.15

[2] Dokuzuncu Kalkınma Planının (2007-2013) Onaylandığına İlişkin TBMM Kararı, 01/07/2006 tarih ve mükerrer 26216 sayılı Resmi Gazete, s. 22

[3] Vergi Denetmenleri Derneği İnternet Sayfası www.vdd.org.tr

 

 

 

[4] 31.12.1931 tarih ve 1990 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.

[5] 10/11/1984 tarih ve 18571 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*