I-ÖZET
Vergi kanunlarına göre vergi alacağının asıl yükümlüsü vergi mükellefi veya vergi sorumlusudur. Bizzat mükellefler veya vergi sorumluları, tahakkuk eden bir verginin veya adlarına kesilen bir cezanın ödenmesinden sorumludur. Tahakkuk eden vergi veya kesilen cezanın bunlardan tahsili mümkün olmaz ise, kanunlarda belirtilen şartların mevcudiyeti halinde, vergi alacağının takip ve tahsili amacıyla kanuni temsilciler ve şirket ortaklarına müracaat edilmektedir.
Bilindiği üzere tüzel kişiler, kanuni temsilciler vasıtasıyla temsil edilmektedir. Türk Ticaret Kanunu([1]) uyarınca kanuni temsilci; Limited �zirketlerde müdürler, Anonim �zirketlerde ise yönetim kuruludur.
§ Limited şirketlerde aksi kararlaştırılmış olmadıkça, ortaklar hep birlikte müdür sıfatıyla şirket işlerini idareye ve şirketi temsile mezun ve mecburdurlar. Ortaklardan birisi müdür olabileceği gibi dışardan birisi de müdür olarak atanabilir.
§ Anonim şirketler de kanuni temsilciler vasıtası ile temsil edilmekte olup temsil organı yönetim kuruludur.( TTK.317) Yönetim kurulu en fazla üç yıl için seçilir Süresi biten yönetim kurulu üyeleri ana sözleşmede aksine bir hüküm yoksa yeniden seçilebilirler.
4108 sayılı Kanunun 2’nci maddesiyle([2]), 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna([3]), “Kanuni Temsilcilerin Sorum1uluğu” başlıklı Mükerrer 35’nci madde eklenmiştir. Mezkûr madde; Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacaklarının kanuni temsilcilerden ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerden takip ve tahsiline yönelik hükümler içermektedir.
Aynı kanunun “Limited şirketlerin amme borçları” başlıklı 35’nci maddesinde ise; limited şirket ortaklarının, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacakları belirtilmektedir.
Vergi Usul Kanununun([4]),”Kanuni Temsilcilerin Ödevi” başlıklı 10’ncu maddesinde ise; tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzelkişiliği olmayan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde, bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri, teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirileceği belirtilmiş ve temsilcilerin bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacakların, kanunî ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınacağı hükme bağlanmıştır.
Uygulamada özellikle limited şirket ortak ve temsilcileri veya müdürleri nezdinde şirketin vergi borçları ile ilgili olarak sıkça sorunların yaşandığı görülmektedir. Makalemizin bundan sonraki bölümlerinde limited ve anonim şirketlerde şirket tüzel kişiliğinden tahsil edilemeyen amme alacaklarının takip ve tahsilinde 5766 sayılı kanunla yapılan ilâve sonrası uygulama esasları, nitelikleri ve sınırları hakkında bilgi verilecektir.
II-GİRİ�z
Amme alacakları; 6183 sayılı Amme Alacakları Tahsil Usulü Hakkında kanunun 1 ve 2’nci maddeleri şümulüne giren alacakları ifade etmektedir. Bu alacakların takip ve tahsili ile tahsil edilememesi durumunda izlenecek yollar da aynı kanunla düzenlenmiştir. Aşağıda Limited �zirket ve Anonim �zirketlerin ödenmemiş vergiler karşısında şirket ortaklarının sorumluluklarına yönelik hükümler içeren kanun maddelerinin metinleri aşağıdaki gibidir.
– İLGİLİ KANUN MADDELERİ;
– 6183 sayılı AMME ALACAKLARININ TAHSİL USULÜ HAKKINDA KANUN
“Limited �zirketlerin Amme Borçları”
Madde 35;
(4369 sayılı Kanunun 21 inci maddesiyle değişen madde, Yürürlük: 29.7.1998) Limited şirket ortakları, (5766 sayılı Kanunun 3 üncü maddesiyle değişen ibare, Yürürlük: 06.06.2008) şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan (*) amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar.(**)
(5766 sayılı Kanunun 3 üncü maddesiyle eklenen fıkra, Yürürlük: 06.06.2008) Ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahıslar devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur. (***)
(5766 sayılı Kanunun 3 üncü maddesiyle eklenen fıkra, Yürürlük: 06.06.2008) Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur. (****)
(*) (5766 sayılı Kanunla değişmeden önceki şekli) şirketten tahsil imkanı bulunmayan
(**) (4369 sayılı Kanunla değişmeden önceki şekli) Limited ortaklıklarının amme borçları
Madde 35- Limited ortaklıkların ödenmeyen ve tahsil imkanı bulunmayan amme borçlarından dolayı ortaklar vazettikleri veya vazını taahhüt eyledikleri sermaye miktarında doğrudan doğruya mesul ve bu kanun hükümleri gereğince takibata tabi tutulurlar.
(***) (5766 sayılı Kanunla eklenen fıkra)
(****) (5766 sayılı Kanunla eklenen fıkra)
“Kanuni Temsilcilerin Sorumluluğu”
Mükerrer Madde 35;
(4108 sayılı Kanunun 11’nci maddesiyle eklenen mükerrer madde,) Tüzel kişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerin mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları, kanunî temsilcilerin ve tüzel kişiliği olmayan teşekkülü idare edenlerin şahsi mal varlıklarından bu Kanun hükümlerine göre tahsil edilir.
Bu madde hükmü, yabancı şahıs veya kurumların Türkiye’deki mümessilleri hakkında da uygulanır.
Tüzel kişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmaları, kanunî temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını kaldırmaz.
Temsilciler, teşekkülü idare edenler veya mümessiller, bu madde gereğince ödedikleri tutarlar için asıl amme borçlusuna rücu edebilirler.
(5766 sayılı Kanunun 4 üncü maddesiyle eklenen fıkra, Yürürlük: 06.06.2008) Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda kanuni temsilci veya teşekkülü idare edenlerin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden müteselsilen sorumlu tutulur.
(5766 sayılı Kanunun 4 üncü maddesiyle eklenen fıkra, Yürürlük: 06.06.2008) Kanuni temsilcilerin sorumluluklarına dair 213 sayılı Vergi Usul Kanununda yer alan hükümler, bu maddede düzenlenen sorumluluğu ortadan kaldırmaz.
– VERGİ USUL KANUNU
“Kanuni Temsilcilerin Ödevi”
Md 10; Tüzelkişilerle küçüklerin ve kısıtlıların, Vakıflar ve cemaatler gibi tüzelkişiliği olmıyan teşekküllerin mükellef veya vergi sorumlusu olmaları halinde bunlara düşen ödevler kanuni temsilcileri, tüzelkişiliği olmıyan teşekkülleri idare edenler ve varsa bunların temsilcileri tarafından yerine getirilir.
(3505 sayılı Kanunun 2’nci maddesiyle değişen fıkra) Yukarıda yazılı olanların bu ödevleri yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacaklar, kanunî ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınır. Bu hüküm Türkiye’de bulunmayan mükelleflerin Türkiye’deki temsilcileri hakkında da uygulanır.(*)
Temsilciler veya teşekkülü idare edenler bu suretle ödedikleri vergiler için asıl mükelleflere rücu edebilirler.
Tüzelkişilerin tasfiye haline girmiş veya tasfiye edilmiş olmaları, kanuni temsilcilerin tasfiyeye giriş tarihinden önceki zamanlara ait sorumluluklarını da kaldırmaz.
(*)(Değişmeden önceki şekli) Yukarıda yazılı olanların bu ödevleri kasıt ve ihmalleriyle yerine getirmemeleri yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamıyan vergi alacakları kanuni ödevleri yerine getirmeyenlerin varlıklarından alınır. Bu hüküm Türkiye’de bulunmıyan mükelleflerin Türkiye’deki temsilcileri hakkında da uygulanır.
Tüzel Kişilerin Sorumluluğu
Md 333; Tüzel kişilerin idare ve tasfiyesinde Vergi Kanununa aykırı hareketlerden tevellüt edecek vergi cezaları tüzel kişiler adına kesilir.
Tüzel kişilerin kanuni temsilcilerinin vergi sorumluluğu hakkında bu kanunun 10’uncu maddesi hükmü vergi cezaları hakkında da uygulanır.
(4369 sayılı Kanunun 81/A-14 üncü maddesiyle değişen fıkra) Bu Kanunun 359’ncu maddesinde yazılı fiillerin işlenmesi halinde bu fiiller için 359 ve 360’ncı maddelerde öngörülen cezalar bu fiilleri işleyenler hakkında hükmolunur.(*)
(*) (Değişmeden önceki şekli)(2365 sayılı Kanunun 59’uncu maddesiyle eklenen fıkra) Bu kanunun 344 (1-6 numaralı bentlerine giren fiiller) ile 358 ve 361’inci maddelerinde yazılı fiillerin işlenmesi halinde bu fiiller için 359, 360 ve 361’inci maddelerinde öngörülen cezalar tüzel kişilerin kanuni temsilcileri adına hükmolunur.
– TÜRK TİCARET KANUNU
Madde 317- Anonim şirket idare meclisi tarafından idare ve temsil olunur.
Madde 503- İki veya daha fazla hakiki veya hükmi şahıs tarafından bir ticaret unvanı altında kurulup, ortaklarının mesuliyeti koymayı taahhüt ettikleri sermaye ile mahdut ve esas sermayesi muayyen olan şirkete limitet şirket denir.
Ortaklar tarafından konulan sermaye için, anonim şirkette olduğu gibi hisse senedi çıkarılamaz. 271inci madde hükmü limitet şirketler hakkında da caridir; şu kadar ki; limitet şirketler sigortacılık yapamazlar.
Madde 532- Ortaklar, sermaye koyma borçlarını yerine getirdikleri nispette, mesuliyetten kurtulurlar. �zu kadar ki, ortaklara koydukları sermaye kısmen veya tamamen geri verilmiş veya haksız yere kar yahut faiz ödenmiş ise aldıkları para nispetinde mesuldürler.
Ortaklığın infisahı veya iflası halinde tasfiye memurları veya iflas idaresi, ortakların ödemeleri gereken borcu yukarıdaki hükümlere göre tespit ve talep ederler.
Diğer ortaklar, karşılığı henüz tamamıyla ödenmemiş olan şirket paylarının şirketçe muteber şekilde devir veya rehin alınması halinde, pay karşılığının ödenmemiş olan miktarı nispetinde, müteselsil olarak mesul tutulurlar.
B – İDARE VE TEMSİL:
I – MÜDÜRLER:
ORTAK OLANLAR Madde 540 – Aksi kararlaştırılmış olmadıkça, ortaklar hep birlikte müdür sıfatıyla şirket işlerini idareye ve şirketi temsile mezun ve mecburdurlar.
�zirket mukavelesi veya umumi heyet kararı ile şirketin idare ve temsili ortaklardan bir veya birkaçına bırakılabilir.
Kuruluştan sonra şirkete giren ortaklar, bu hususta umumi heyetin ayrı bir kararı olmadıkça, idare ve temsile mezun ve mecbur değildirler.
Limitet şirketin temsilcileri arasında bir hükmi şahıs bulunduğu takdirde, ancak o hükmi şahıs adına limitet şirketin temsil ve idaresini üzerine almış bulunan hakiki şahıs limitet şirketin temsilcisi olarak tescil ve ilan edilir.
ORTAK OLMAYANLAR Madde 541 – �zirket mukavelesi veya umumi heyet kararıyla şirketin idare ve temsili, ortak olmayan kimselere de bırakılabilir. Bu gibi kimselerin salahiyet ve mesuliyetleri hakkında ortak olan müdürlere ait hükümler tatbik olunur.
III-LİMİTED �zİRKET ORTAKLARININ SORUMLULUKLARI
III. a – TTK Açısından Sorumluluk
Limited şirketler; Türk Ticaret Kanunun (TTK) 503-512’nci maddelerine göre kurulmuş tüzel kişiliği sahip sermaye şirketleri olup;
Ü Tüzel kişilik kanuni temsilcileri vasıtası ile temsil edilir. �zirketi idare etmek her ortak için ana sözleşmede aksi belirtilmediği sürece hem bir hak hem de bir ödevdir. Ortaklar isterlerse bu haklarını idare ve temsil yetkilerini bazı ortaklara veya üçüncü şahıslara bırakabilecekleri gibi hak ve temsil yetkilerini de ayırabilirler. Limited şirketlerde kanuni temsil müdürlere aittir.(TTK.540) Müdür, şirket ortaklarından olabileceği gibi şirket ortağı olmayan dışarıdan atanmış kanuni ehliyeti olan diğer şahıslar da olabilir.(TTK.541) Ana mukavelede bir temsilci belirlenmemişse bütün ortaklar müdür sıfatını haizdirler.
Ü Kuruluştan sonra şirkete giren ortaklar, bu hususta umumi heyetin ayrı bir kararı olmadıkça, idare ve temsile mezun ve mecbur değildirler.
Ü Limited şirketin temsilcileri arasında bir hükmi şahıs bulunduğu takdirde, ancak o hükmi şahıs adına limited şirketin temsil ve idaresini üzerine almış bulunan hakiki şahıs limited şirketin temsilcisi olarak tescil ve ilan edilir.
Ü Ortakların sorumluluğu koymayı taahhüt ettikleri sermaye ile sınırlıdır.(Md 503)
Ü Ortaklar, sermaye koyma borçlarını yerine getirdikleri nispette mesuliyetten kurtulacaklar, Ortaklara koydukları sermaye kısmen veya tamamen geri verilmiş veya haksız yere kâr yahut faiz ödenmiş ise aldıkları para nispetinde mesûl olacaklardır.(Madde 532)
Ü Anılan madde hükmü mucibince TTK’da ortaklar bakımından sermaye koyma borçlarını yerine getirdikleri nispette “sınırlı sorumluluk ilkesi” benimsenmiştir.
Ü Asli borç sermaye borcu, bu borcun alacaklısı da Limited şirket olmakta, sermaye borcunu tam olarak yerine getiren ortağın şirketten alacaklı üçüncü kişilere karşı sorumluluğu da ortadan kalkmaktadır. Sermaye borcu olan ortağın ise şirketten alacaklı üçüncü kişilere karşı sermaye borcu oranında sorumluluğu devam etmektedir.
Ü Ortakların azami kayıpları fiilen ödedikleri sermayeyi kaybetmek ve taahhüt edip henüz ödemedikleri sermayeyi ödemek zorunda kalmaktan ibarettir.([5])
Ü T.T.K, şirketten alacaklı üçüncü kişilere şirketten tahsil imkânı kalmayan şirket borçları nedeniyle ortaklara başvurma olanağı sağlamamıştır.
III. b- Vergi Kanunları Açısından Sorumluluk
Limited şirketlerde, TTK açısından geçerli olan ortakların koymayı taahhüt ettikleri sermaye borcu dışında sorumluluklarının olmaması kuralı vergi hukuku açısından geçerli değildir. 6183 sayılı kanunun “Limited şirketlerin amme borçları” başlıklı 35’nci maddesinde; limited şirket ortaklarının, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacakları belirtilmek suretiyle, TTK’da limited şirket ortakları için benimsenen sınırlı sorumluluk ilkesine istisna getirilmiştir. Alacaklı amme idareleri tahsil edilemeyen amme alacakları için şirket ortaklarını belirlenen usul ve esaslar dairesinde doğrudan doğruya takip edebilecek, amme alacağını doğuran olayla ilgisi olup olmadığına bakılmaksızın ortaklar kendi malvarlıklarından amme borcunu ödemek zorunda olacaklardır.
Limited şirket ortaklarının amme borcundan sorumlu tutulmaları için; ortakların amme alacağının vadesinde ödenmemesinde kusurlarının olup olmadığına, kasıt ve ihmallerinin bulunup bulunmadığına, borcun ödenmemesinde gerekli dikkat ve özeni gösterip göstermediklerine, amme borcunun şirketten tahsil edilememesi ile ortakların tutum ve davranışları arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığına bakılmaz.
Ayrıca, limited şirket ortaklarının amme borcundan(asli ve fer’i) dolayı alacaklı amme idaresine karşı borcun tamamından doğrudan doğruya sorumluluğu, sermaye payı ile sınırlıdır. Ortakların limited şirketin amme borcunun tamamını tek başına ödeme zorunluluğu yoktur.
Limited şirket ortaklarının 6183 sayılı kanundan mesnet sorumlulukları sadece vergi borçlarını değil mezkûr kanunun 1 ve 2’nci maddeleri şümulüne giren tüm amme alacaklarını kapsamaktadır. Sorumluluğun taahhüt edilen sermayeyi ödeyen ortakla ödemeyen ortak açısından farkı yoktur ve sermaye taahhüt borcundan bağımsızdır.
Ancak ortaklara yüklenen bu sorumluluk ikinci derece sorumluluktur. Öncelikle şirketin amme borçlarından birinci derecede sorumluluk, ortaklardan bağımsız kişiliğe ve malvarlığına sahip limited şirket tüzel kişiliğindedir. Amme alacağı için evvela, şirket tüzel kişiliğinin mal varlığına müracaat edilecek, AATUHK 54 ve müteakip maddeleri uyarınca cebri takip işlemleri sonuçlandırılacaktır. AATUHK 35’nci maddesine göre; mükellef veya vergi sorumlusu limited şirketin kendi varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı için sermaye hisseleri oranında her bir ortak ayrı ayrı sorumlu olacaktır. Bu maddeye göre amme borcunun ödenmesi açısından şirket tüzel kişiliği ile şirket ortakları arasında müteselsil sorumluluk öngörülmemiş olup amme alacağı aynı anda hem şirket ortaklarından hem de şirket tüzel kişiliğinden talep edilemez. �zirket ortaklarının sorumluluğu müşterek sorumluluktur. Müteselsil sorumlulukta; amme borcunun tamamının ödenmesinden ortakların her biri sorumlu olmakta ve ödeme nispetinde diğer ortaklara rücu imkânları olmaktadır. Müşterek sorumlulukta ise; amme borçlusu amme borcunun ödenmesinden belirli paylar dâhilinde sorumludur ve sermaye payı oranında ödemede bulunan ortağın takibe konu amme borcundan kaynaklanan sorumluluğu ortadan kalkmaktadır.
5766 sayılı kanunla([6]) AATUHK 35’nci maddesine ilave edilen hükümle; limited şirket hissesini devir eden ortakla birlikte devir alan ortak da limited şirketin devir öncesi ödenmemiş veya ödenmeyeceği anlaşılan amme borcundan hisseleri oranında müteselsil olarak sorumludur. Ayrıca amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulurlar. Mesela; Bay Ramazan Kemal, RK-CS Ltd �zt’inin E sermaye payı ile ortağı olup bu hissesini 01.12.2008 tarihinde Bayan Sude’ye devretmiştir. �zirketin 2008 hesap dönemi işlemleri üzerinde 2009 yılında vergi incelemesi yapılmış ve fark vergi tarhiyatı ve ceza kesilmesi önerilmiştir. Tarhiyat sonrası yapılan uzlaşma görüşmeleri sonucu uzlaşma kabul edilmiştir. Kesinleşen vergi ve cezalar şirket tüzel kişiliğinden tahsil edilememiş ve tahsil edilemeyeceği anlaşılmıştır. Bu durumda hissesini devreden Bay Ramazan Kemal Bayan Sude ile birlikte devir öncesi vergilendirme dönemlerine ait şirket borçlarından ve inceleme sonucu kesinleşen fark vergi ve cezaların tamamından hissesi oranında müteselsilen sorumlu olacaktır.
Bir limited şirket ortağı aynı zaman da şirket müdürü sıfatını da haiz ise sorumlulukta özellik arz eden hususlar aşağıdaki gibi olacaktır.
1- Ortağın �zirket Müdürü Olması (AATUHK Mük Md 35)
Limited şirket ortağı aynı zamanda şirket müdürü ise şirket tüzel kişiliğinden tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme borcunun tamamından, A.A.T.U.H.K Mükerrer 35’nci maddesi uyarınca kanuni temsilcisi sıfatıyla müteselsilen sorumlu olacaktır.
Mükerrer 35’nci maddede yer alan “… mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen amme alacakları …” hükmü, amme borçlusu hakkında 6183 sayılı kanun’a göre yapılan takip muameleleri sonucunda; amme borçlusunun haczi kabil herhangi bir mal varlığının bulunmaması, haczedilen mal varlığının satılarak paraya çevrilmesine rağmen satış bedelinin amme alacağını karşılamaması gibi nedenlerle tahsil edilemeyen amme alacaklarını ifade etmektedir. Amme borçlusunun mal varlığından “… tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacakları …” ifadesi ise amme borçlusunun yapılan tüm araştırmalara rağmen bulunamaması, amme borçlusunun haczedilen mal varlığına 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan değerleme sonucu tespit edilen değerlerin amme alacağını karşılamaması, borçlunun iflas etmiş olması halinde iflas idaresi ile kurulan irtibat sonucu amme alacağının iflas masasından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gibi nedenlerle tahsil dairelerince yürütülen takip muamelelerine rağmen amme alacağının amme borçlusundan tahsil edilemeyeceği kanaatinin oluştuğu halleri kapsamaktadır.
Bununla birlikte, 6183 sayılı kanun, kanuni temsilciler hakkında takibe geçilmeden önce asıl amme borçlusu olan limited şirket hakkında takip yapılması zorunludur. 6183 sayılı kanunun 54’ncü ve müteakip maddelerine göre yapılan takip sonucunda amme borçlusunun mal varlığından tamamen veya kısmen tahsil edilememesi veya tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması halinde, amme alacaklarının tayin olunan kanuni temsilcilerin mal varlığından tahsili cihetine gidilecektir.
Buna göre, amme borçlusu nezdinde sürdürülen takip muameleleri sonucunda yukarıda belirtilen hallerden herhangi birinin varlığı halinde müdürler hakkında takip yapılabilmesi için yeterli şartların oluştuğu kabul edilecek ve takip muamelesine kanuni temsilciler adına 6183 sayılı kanun’un 55’nci maddesine göre yeniden tanzim edilecek ödeme emri tebliği suretiyle başlanılacaktır.
�zirketi temsile yetkili birden fazla müdür bulunduğu takdirde, her birine ayrı ayrı ödeme emri düzenlenmek ve tebliğ edilmek suretiyle takibe geçilecektir.
Diğer taraftan, yeterli şartlar oluştuğu takdirde anılan kanun’un “Amme Alacaklarının Korunması” başlıklı ikinci bölümünde yer alan teminat isteme, ihtiyati haciz, ihtiyati tahakkuk ve diğer korunma hükümlerinin amme borçlusu olan limited şirketin yanı sıra amme borçlusu sayılan kanuni temsilciler olan müdürler hakkında da uygulanması cihetine gidilecektir.
Vergi Usul Kanunu’nun 10’ncu Maddesi Açısından
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 10. maddesi uyarınca limited şirketlere düşen vergisel yükümlülüklerin “kanuni temsilcileri” (müdürleri) tarafından yerine getirileceği hükme bağlanmıştır. Maddenin ikinci fıkrasına göre temsilcilerin bu görevleri yerine getirmemeleri yüzünden yükümlünün veya vergi sorumlularının (limited şirket) mal varlığından tamamen veya kısmen alınamayan vergi ve buna bağlı alacaklar, yasal temsilcilerin şahsi varlıklarından alınır. Ayrıntılı açıklama için bkz.( SİVRİKAYA, Hamza. “Vergi ve Buna Bağlı Alacakların Tahsilinde ve Ceza Kesilmesinde Kanuni Temsilcilerin Sorumluluğu”([7])
Bu sorumluluk esas itibariyle bir kusur sorumluluğudur. Temsilcilerinin sorumluluğu, vergi alacakları ile vergiye bağlı alacakları ve vergi cezalarını kapsamaktadır. Bunlara düşen ödevlerin kanuni temsilcileri tarafından yerine getirilmemesi yüzünden mükelleflerin veya vergi sorumlularının varlığından tamamen veya kısmen alınamaması gerekmektedir.
Kanuni temsilci, ödediği vergi borcu miktarı ile sınırlı olmak kaydıyla asıl borçluya rücu olanağına sahip olup vergiye bağlı diğer borçlar için yapmış olduğu ödemeyi rücu olanağı yoktur.
2-�zirket Ortaklığı Sebebiyle Sermaye Hissesi Oranında Sorumluluk (AATUHK Md 35)
Müdür sıfatı olmayan limited şirket ortakları hakkında yapılacak takipte;
X�zirketten tahsil imkânı bulunmayan amme alacağının ait olduğu dönemde ve ödeme zamanında şirket ortaklarının kimler olduğu ve bu ortakların sermaye hisseleri; şirket ana sözleşmesi, ana sözleşme değişikliği, pay defterindeki kayıtlardan tespit edilecektir.([8])
XHer bir ortağın sermaye hissesine göre takip konusu olan amme alacağından sorumlu olduğu miktar belirlenecektir.
XTakip konusu amme alacağının ait olduğu dönemde ve ödeme zamanında pay devri nedeniyle farklı kişilerin ortak olması halinde, bu kişiler hakkında müşterek ve müteselsil sorumluluk esasına göre takip yapılacaktır. Limited şirket hissesini devir eden ortakla birlikte devir alan ortak da limited şirketin devir öncesi ödenmemiş veya ödenmeyeceği anlaşılan amme borcundan hisseleri oranında müteselsil olarak sorumludur. Ayrıca amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulurlar.
XOrtaklar hakkında takip muamelesine 6183 sayılı Kanun’un 55’nci maddesine göre tanzim edilecek ödeme emri tebliği suretiyle başlanılacaktır.
XTTK’nun 540’ncı maddesinde, aksi kararlaştırılmış olmadıkça, ortaklar hep birlikte müdür sıfatı ile şirket işlerini idareye ve şirketi temsile mezun ve mecbur oldukları hükme bağlanmıştır. Böyle bir durumda ortaklar hakkında 6183 sayılı kanun uyarınca yapılacak takip; sermaye hisseleri oranında 35’nci madde hükmüne göre değil, ortakların tamamı kanuni temsilci sıfatını haiz olacaklarından, aynı kanunun mükerrer 35’nci maddesi uyarınca, amme alacağının tamamından müşterek ve müteselsil sorumluluk esasına göre yapılacaktır.
IV- ANONİM �zİRKET ORTAKLARININ SORUMLULUKLARI
Anonim �zirketler T.T.K’nun 269-278’nci maddelerine göre kurulmuş tüzel kişiliğe sahip sermaye şirketlerdir. Anonim şirketler de kanuni temsilciler vasıtası ile temsil edilmekte olup temsil organı Yönetim kuruludur. Yönetim kurulu, en fazla üç yıl için seçilmekte ve süresi biten yönetim kurulu üyeleri ana sözleşmede aksine bir hüküm yoksa yeniden seçilebilmektedir. Anonim şirketlerde amme alacağı açısından sorumluluk uygulamasında;
XAnonim şirketlerde tamamen yönetim kurulu üyelerine aittir. Yönetim kurulu üyelerinin sorumlu olması için borcun anonim şirket tüzel kişiliğince ödenmemiş olması, anonim şirketin malvarlığının olmaması veya mal varlığının borcu karşılayamaması, idarece yasal takibe başlanılmış olması gerekmektedir.
X5766 sayılı kanun sonrası borcun doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda yönetim kurulunun değişmesi halinde; değişiklik öncesi vergilendirme dönemlerine ait şirket borçlarından ve inceleme sonucu kesinleşen fark vergi ve cezalar, anonim şirketin kendi malvarlığından tahsil edilemez veya tahsil edilemeyeceği tespit edilirse eski yönetim kurulu üyeleri ile yeni yönetim kurulu üyeleri müteselsilen borcun tamamından sorumlu olacaklardır.
XYönetim kurulunca aralarından bir murahhas üyenin tayin edilmiş olması halinde (ticaret sicilinde tescil ve ilan edilmiş olması şarttır) sorumluluk tamamen murahhas aza’ya ait olup diğer yönetim kurulu üyeleri amme borcundan sorumlu olmayacaktır. Murahhas aza yok ise borcun tamamından yönetim kurulu üyelerinin tamamı müteselsilen sorumludur.
IV- SONUÇ
Anonim ve limited şirketlerin her ikisi de tüzel kişiliğe sahip sermaye şirketleridir. Her ikisi de kanuni temsilciler vasıtası ile temsil edilirler.
Limited şirketlerde; şirketi idare etmek her ortak için ana sözleşmede aksi belirtilmediği sürece hem bir hak hem de bir ödevdir. Ortaklar isterlerse bu haklarını idare ve temsil yetkilerini bazı ortaklara veya üçüncü şahıslara bırakabilecekleri gibi hak ve temsil yetkilerini de ayırabilirler. Limited şirketlerde kanuni temsil müdürlere aittir. Müdür, şirket ortaklarından olabileceği gibi şirket ortağı olmayan dışarıdan atanmış kanuni ehliyeti olan diğer şahıslar da olabilir Ana mukavelede bir temsilci belirlenmemişse bütün ortaklar müdür sıfatını haizdirler. TTK’nu açısından Ortakların sorumluluğu koymayı taahhüt ettikleri sermaye ile sınırlıdır ve “sınırlı sorumluluk ilkesi” benimsenmiştir. limited şirket ortaklarının, şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olacakları belirtilmek suretiyle, TTK’da limited şirket ortakları için benimsenen sınırlı sorumluluk ilkesine istisna getirilmiştir.
Kanuni temsilci sıfatını haiz(müdür) ortaklar müşterek müteselsil borçlu sıfatıyla amme borcunun tamamından sorumlu olurken, müdürlük görevi olmayan diğer ortaklar ise sermaye hisseleri oranında sorumludurlar.
Anonim şirketlerde ise; yönetimde olmayan ortağın hiçbir sorumluluğu yoktur. Sorumluluk; tamamen yönetim kuruluna aittir. Amme borcunun doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda yönetim kurulunun değişmesi halinde; değişiklik öncesi vergilendirme dönemlerine ait amme borçlarından anonim şirketin kendi malvarlığından tahsil edilemez veya tahsil edilemeyeceği tespit edilirse eski yönetim kurulu üyeleri ile yeni yönetim kurulu üyeleri müteselsilen borcun tamamından sorumlu olacaklardır. Yönetim kurulunca aralarından bir murahhas üyenin tayin edilmiş olması halinde sorumluluk tamamen murahhas aza’ya ait olup diğer yönetim kurulu üyeleri amme borcundan sorumlu olmayacaktır.
[5] -YILMAZ Sezgin, ÖZKAN Özgür. “5766 sayılı Kanun Sonrasında Limited �zirket Ortaklarının Sorumlulukları” Vergi Raporu Dergisi, Vergi Denetmenleri Derneği Yayını, sayı 112, sf 45
[7]-SİVRİKAYA, Hamza. “Vergi ve Buna Bağlı Alacakların Tahsilinde ve Ceza Kesilmesinde Kanuni Temsilcilerin Sorumluluğu” http://www.bilgilidenetim.com/makale/goster/201(Erişim, 09.02.2009)
[8]-“İhtiyati Haciz ve İhtiyati Tahakkuk Uygulama Rehberi” İVDB Mükellef Hizmetleri Tahsilat Grup Müdürlüğü Yayını, Haziran 2008, sf 37