1. Giriş:
Özürlü bireyler toplumun hassas noktalarıdır. Nasıl özürlü bireyler içinde bulundukları aileler için fonksiyon kayıplarını telafi bakımından gönüllü desteğe mazhar görülmektedirler, aynen öyle de sosyallik bilinci açık devletlerce de özürlü bireyler bilinçli bir desteklenmeye şayan görülmelidirler. Bu destek ve yardımın içinde bir aktivasyon barındırması da esastır. Özürlülerin toplumla entegrasyonlarının ve iletişimlerinin sağlıklı devamının sağlanması da işin bu yönünü dışlamamayı gerektirir. Tüm bireylerin yaşamlarında en önemli yerlerden birini teşkil eden çalışma yaşamı da özürlüleri kapsayıcı düzenlemelere muhtaçtır. Ülkemizde de özürlü bireyleri içindeki şartlarıyla birlikte çalışma yaşamına monte edici düzenlemeler yapılagelmiştir. Engellilerin vücut fonksiyon durumlarına bağlı olarak birtakım yükümlülükler bakımından diğer fertlerden ayrı birtakım pozitif ayrıcalıklara tabi tutulmaları da doğal karşılanması gereken olgulardandır. Yazımızın konusunu da işte bu ayrıcalıklardan yararlanma bakımından özürlü sayılma koşullarında meydana gelen değişikliklerle bu değişikliklerin sosyal hayata yansımasından doğan ihtilafların çözümü konusu oluşturacaktır.
2. Özürlü Sayılma Koşulları:
Yasa koyucu özürlülere diğer fertlere göre erken emekli olma hakkı, daha düşük vergi yükümlülüğü öngörmüş bulunmaktadır. Ancak kimlerin ne oranda özürlü sayılacaklarını da yönetmeliklerle ortaya koymuş bulunmaktadır. Bu alanda ilk olarak “Sakatlık İndiriminden Yararlanacak Hizmet Erbabının Sakatlık Derecelerinin Tesbit Şekli ile Uygulanması Hakkında Yönetmelik”[1] ile bir düzenleme yapıldığı görüyoruz.
Daha sonra bu yönetmeliğin içinde bir görev ayrıştırması yapılarak özürlülerin tespiti bakımından “Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmeliğin”[2] yürürlüğe konduğunu görmekteyiz. Bu yönetmelik de yerini 2006 yılında yayımlanan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik”[3] adlı diğer bir yönetmeliğe bırakmış bulunmaktadır.
Nihayet bu yönetmelik de yerini 16.12.2010 tarihinde yayımlanan “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelikle[4]” yürürlükten kalkmış bulunmaktadır.
“Sakatlık İndiriminden Yararlanacak Hizmet Erbabının Sakatlık Derecelerinin Tesbit Şekli ile Uygulanması Hakkında Yönetmelik” hala yürürlükte bulunmakla birlikte özür oranlarının nasıl ve hangi esaslara göre saptanacağı “Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” esaslarına göre şekillendirilmektedir.
Tüm bu yönetmeliklerde meydana gelen kronolojik değişikliklerde dikkati çeken diğer bir husus da her değişikliğin özürlü sayılma açısından fonksiyon kayıplarının özürlü sayılmaya olan etkilerinin giderek hafifletilmesidir. Bu anlamda her değişiklikten sonra ülke özürlü sayısında veya özürlülerin durumlarında herhangi bir değişiklik olmaksızın özür oranlarında düşme meydana gelmektedir.
Bu değişiklikler kâğıt üzerinde yapılmakla birlikte kâğıt üzerinde kalan değişiklikler olmamaktadırlar. Zira özür oranlarına göre sahip olunan yaşlılık aylıkları, dolayısıyla bu aylığın girdiği evlerde olumsuz değişimlere neden olmaktadır. Vücut fonksiyon kayıplarına göre yasadaki tabiriyle “Sakatlık vergi indirim hakkını” haiz bireyler çalışma yaşamlarında daha az vergi verme hakkıyla birlikte bu hak sonucu yaşa tabi olmadan ve daha az gün sayısıyla emekli olma hakkını da haiz bulunduklarından özür oranlarının düşürülmesi fiiliyatta bu hakların da zayii anlamına gelmektedir.
3. Sakatlık Vergi İndiriminden Yararlanma ve Bu Yolla Emeklilik
Sakatlık vergi indirim hakkıyla emeklilik 01.10.2008’den önce sigortalılığa başlayanların hakkı olarak 5510 sayılı Kanunla da taahhüt altına alınmış bulunmaktadır[5].
Bahse konu indirimden yararlanmak isteyen sakat hizmet erbabı, nüfus kâğıdının örneği ve çalıştığı işyerinden alacağı hizmet erbabı olduğunu gösterir belge ile birlikte illerde Defterdarlık Gelir Müdürlüğüne, bağımsız Vergi Dairesi bulunan İlçelerde Vergi Dairesi Müdürlüğüne, diğer ilçelerde Malmüdürlüğü’ne bir dilekçe ile başvurmakta, buralardan alacağı ve Maliye Merkez Sağlık Kurulu’nca onaylanacak rapor oranına göre değişen miktarlarda sakatlık vergi indirimine sahip olmaktadır.
Buna göre;
ñ Çalışma gücünün % 80’inden fazlasını (% 80 dâhil) kaybetmiş bulunan hizmet erbabı birinci derecede,
ñ Çalışma gücünün % 60’ından fazlasını (% 60 dâhil % 80’e kadar) kaybetmiş bulunan hizmet erbabı ikinci derecede,
ñ Çalışma gücünün % 40’ından fazlasını (% 40 dâhil % 60’a kadar) kaybetmiş bulunan hizmet erbabı üçüncü derecede,
sakat sayılmaktadır.
Birinci derecede sakat sayılan SSK sigortalıları 15 yıl ve 3600 günle SSK’lılıktan emeklilik hakkına sahip iken 2. ve 3. derecede sakat sayılanlar 05.08.1991’den önce sigortalılık girişine sahip iseler 15 yıl ve 3600 günle; daha sonra sigortalılığa girmiş iseler kademeli şartlarla emeklilik hakkına sahip bulunmaktadırlar.
Engelli Derecesi | Engelli Derecesi | Engelli Derecesi | |
İşe Başlama Tarihi |
I. Derece |
II. Derece |
III. Derece |
05.08.1991 ve daha önce | 15 yıl, 3600 gün | 15 yıl, 3600 gün | 15 yıl, 3600 gün |
06.08.1991-05.08.1994 | 15 yıl, 3600 gün | 15 yıl, 8 ay-3680 gün | 16 yıl, 3760 gün |
06.08.1994-05.08.1997 | 15 yıl, 3600 gün | 16 yıl, 4 ay-3760 gün | 17 yıl, 3920 gün |
06.08.1997-05.08.2000 | 15 yıl, 3600 gün | 17 yıl, 3840 gün | 18 yıl, 4080 gün |
06.08.2000-05.08.2003 | 15 yıl, 3600 gün | 17 yıl, 8 ay-3920 | 19 yıl, 4240 gün |
05.08.2003-30.09.2008 | 15 yıl, 3600 gün | 18 yıl-4000 gün | 20 yıl, 4400 gün |
5510 sayılı Kanun kapsamında ilk defa 01.10.2008 ve daha sonra sigortalılığa başlayanlar hariç olmak üzere 30.09.2008 ve daha önce sigortalılığa başlayarak SSK’lılıktan emekli olacaklar için sakatlık vergi indirim hakkı tespiti yöntemiyle yaşa tabi olmaksızın emeklilik koşulları hayatiyetini sürdürmektedir.[6] Nitekim 5510 sayılı Kanunun geçici 10.maddesinde de “Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce sigortalı olup bu Kanunun yürürlük tarihinden önce veya sonra sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlanmaya hak kazanmış durumda olan sigortalılar hakkında, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun mülga 60 ıncı maddesinin (c) bendinin (b) alt bendi ve geçici 87 nci maddesine göre işlem yapılır.” denilmektedir.
Yine söz konusu genelgede sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlananlar hakkında;
“5510 sayılı Kanunun yürürlük tarihinden önce sigortalı olanlardan; sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlandığı Kanunun yürürlük tarihinden önce veya sonra tespit edilen sigortalıların 506 sayılı Kanunda öngörülen aylığa hak kazanma koşulları, 5510 sayılı Kanunun geçici 10 uncu maddesinin ikinci fıkrasında aynen korunmuştur. Geçici 10 uncu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen ve sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlananların sevk ve kontrol muayene işlemleri mülga 506 sayılı Kanun uygulamasında olduğu şekilde yapılmaya devam edilecektir. Diğer bir ifadeyle, bunların ilk sevk işlemleri yine Maliye Bakanlığının ilgili birimi (vergi daireleri, defterdarlıklar) tarafından yapılacak ve sağlık kurulu raporları Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğü Merkez Sağlık Kurulu tarafından “Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik” hükümlerine göre değerlendirilecektir. Bunların kontrol muayenelerine gönderilmeleri yine Kurumumuz tarafından yapılacak ancak sağlık kurulu raporları yine değerlendirilmek üzere Maliye Bakanlığı Merkez Sağlık Kuruluna gönderilecektir. Sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlananların sağlık kurulu raporları Kurum sağlık kurullarına gönderilmeyecektir.
Denilmektedir.
Özürlü statüsünden emeklilik bilhassa doğuştan veya erken yaşlarda çalışma gücü kaybına uğrayanlar için önemli bir emeklilik yöntemidir. Zira çalışma yaşamına başlamadan önce malûliyet gerektirir durumda olanların malûlen emeklilik yolları yasal olarak tamamen kapalı bulunmaktadır.
4. 5510 sayılı Kanunda Özürlü Emekliliği
Çalışma gücü kayıp oranlarının % 60 ın altında olması nedeniyle malûl sayılmayan sigortalılardan, sigortalı olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihten önce veya sonra çalışma gücü kayıp oranının % 60 ın altında olduğu tespit edilenlere, 5510 sayılı Kanunun 28 inci maddesinin beşinci fıkrasında yine belirli bir sigortalılık süresi ve prim gün sayısı koşullarını yerine getirmeleri halinde yaşlılık sigortasından aylık bağlanması öngörülmüş bulunmaktadır.
Buna göre; SGK’ca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca usulüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi sonucu, Ankara Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Kocatepe Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi bünyesindeki Sağlık Kurulunca çalışma gücündeki kayıp oranının;
a) % 50 ila % 59 arasında olduğu anlaşılan sigortalılar, en az 16 yıldan beri sigortalı olmaları ve 4320 gün,
b) % 40 ila % 49 arasında olduğu anlaşılan sigortalılar, en az 18 yıldan beri sigortalı olmaları ve 4680 gün,
malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olmak şartıyla herhangi bir yaş şartı aranmaksızın yaşlılık aylığına hak kazanabilmektedir.
Bu doğrultuda Ankara Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Kocatepe Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezi bünyesindeki Sağlık Kurulunca düzenlenen raporlarda oranın % 59 ve daha üzerinde belirlendiği durumlarda da aylığa hak kazanma şartları ve oranı 5510 sayılı Kanunun 28/5-(a) bendi hükümlerine göre belirlenmektedir.
5510/28 inci madde beşinci fıkra ve geçici altıncı madde yedinci fıkra (d) ve (e) bentlerine göre çalışma gücü kaybı oranı % 60 ın altında olanlar (4/a sigortalıları için yani ilk defa 01.10.2008’den sonra sigortalılığa başlayan engellilerin emeklilik yöntemi ise aşağıdaki şekilde farklı düzenlenmiş bulunmaktadır.[7]
Sigortalılık süresinin başlangıcı |
Çalışma Gücü Kayıp Oranı |
|||
Sigortalılık süresi (Yıl) |
Gün sayısı |
Sigortalılık süresi (Yıl) |
Gün sayısı |
|
Ekim 2008 – 31.12.2008 |
16 |
3700 |
18 |
4100 |
01.01.2009 – 31.12.2009 |
16 |
3800 |
18 |
4200 |
01.01.2010 – 31.12.2010 |
16 |
3900 |
18 |
4300 |
01.01.2011 – 31.12.2011 |
16 |
4000 |
18 |
4400 |
01.01.2012 – 31.12.2012 |
16 |
4100 |
18 |
4500 |
01.01.2013 – 31.12.2013 |
16 |
4200 |
18 |
4600 |
01.01.2014 – 31.12.2014 |
16 |
4300 |
18 |
4680 |
01.01.2015’den sonra |
16 |
4320 |
18 |
4680 |
4/a sigortalıları için ilk defa 2008/Ekim ayı başında sigortalı olanlardan 5510 Kanunun geçici 6 ncı maddesinin yedinci fıkrasının (d) bendinde 4320 gün, (e) bendinde de 4680 gün için kademelendirme öngörülmüş olup, 4/b sigortalıları için ise 5510 sayılı Kanunun yürürlük tarihinden sonra talepte bulunanlara, koşulların yerine gelmesi halinde aylık bağlanmaktadır.
Ancak, Kanunun yürürlük tarihinden önce sigortalı olup, sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlandığını gerek Kanunun yürürlük tarihinden önce gerekse Kanunun yürürlük tarihinden sonra tespit ettiren 4/1-(a) sigortalılarının sakatlık derecelerine göre aylığa hak kazanma koşulları 506 sayılı Kanunda olduğu şekliyle korunmuştur.
5. Özürlü Statüsünden Emeklilik ve Kontrol Muayenesi
Sakatlık vergi indirim hakkına sahip olma yoluyla SSK’lılıktan özürlü statüsünden emeklilikte önemli sorunlardan biri kontrol muayenesi sonucu aylık kesilme sorunu olmaktadır. Nitekim söz konusu hakkın dayanağı olan 506 sayılı Kanunun 60 maddesi “Sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlanması dolayısıyla yaşlılık aylığına hak kazanarak yaşlılık aylığı alanlar Kurumca kontrol muayenesine tabi tutulabilir” hükmünü de içermektedir.
Kontrol muayenesi sonucu emekli aylığı hakkının yitirilmesi günlük yaşamda sigortalıların hayatını yakından etkilemekle ihtilaflara ve dolayısıyla da davalara neden olmaktadır. Bu tür davalarda Yüksek Mahkemenin üzerinde durduğu en önemli noktalardan birini de kontrol muayenesinde yapılan çalışma gücü kayıp ölçümlemesinin ilk defa sakatlık vergi indirimine esas raporun alındığı tarihte geçerli olan düzenlemenin uygulanması gerekliliği olmaktadır. Yüksek Mahkeme kontrol muayenesi ile alınan aylığın kesilebileceğini kabul etmekle birlikte kontrol muayenesinde esas alınacak ölçümleme tablosunun kontrol muayenesinin yapıldığı tarihte geçerli tablonun esas alınmasını reddetmektedir. Zira böyle olmakla Yüksek Mahkeme her yeni yönetmelikte sakat veya özürlü sayılma ölçütlerinin giderek zorlaştırıldığı hengâmede sırf düzenleme değişikliği sonucu kişinin durumunun değiştirilmemesi hukuki gerekliliğinin üzerinde durmuş olmaktadır.
Nitekim Yüksek Mahkeme bir kararında[8] “Sigortalının 18.3.1981 tarih ve 8/2620 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla tespit edilen sakatlık indiriminden yararlanacak hizmet erbabının sakatlık derecesinin tespit şekli ile uygulaması hakkında yönetmelik hükümlerine göre % 44 malûliyet esas alınarak yaşlılık aylığı bağlanmıştır. Ancak Kurumun sigortalının yaşlılık aylığının kesilmesine esas aldığı, SSK Malatya Bölge Hastanesinden alınan 3.9.2003 gün ve 341 sayılı, sigortalıda çalışma güç kaybını % 20 olarak belirleyen kurul raporuna istinaden Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğü Merkez Sağlık Kurulu sigortalıdaki çalışma güç kaybını % 36 olarak kararlaştırmış ise de, beden çalışma güç kayıp oranının % 36 olarak belirlenmesi sigortalının yaşlılık aylığına esas alınan malûliyetinin saptanmasında önem arz eden 1981 tarihli anılan ilk yönetmelik hükümleri yerine, 18.3.1998 gün ve 23290 sayılı Resmi Gazete yayımlanan 98/23290 sayılı (sonraki) yönetmelik hükümleri esas alınmak suretiyle belirlendiği görülmüştür.
Sakatlık indiriminden yararlanan sigortalının çalışma gücü kayıp oranı; yaşlılık aylığı bağlama tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 18.3.1981 tarih ve 8/2620 sayılı yönetmelik hükümlerine göre değerlendirilmesi ve buna göre başlangıçtaki sakatlık indirimi oranının sonradan azalıp azalmadığının aynı esaslar dâhilinde saptanması gereği gözetilmeksizin eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı olduğu şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.” hükmünü vermiştir.
Bir başka karar[9]da da “Sakatlık oranının ve sakatlık derecesinin tespitine ilişkin dava Gelir Vergisi Kanunundan kaynaklanmaktadır. Bölge İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkındaki Kanun’un 6. Maddesine göre, Maliye Bakanlığı’nın sakatlık derecesinin tespiti ile ilgili işlemlere karşı açılacak davalarda vergi mahkemeleri görevlidir. O halde sakatlık oranının ve sakatlık derecesinin tespitine ilişkin dava, vergi mahkemesinde Maliye Bakanlığına karşı açılmalıdır. Maliye Bakanlığı bu davada taraf olmadığından bu durumda yapılacak iş; davacıya sakatlık oran ve derecesinin saptanması için Maliye Bakanlığı aleyhine Vergi Mahkemesinde dava açması için önel vermek ve o davayı bu dava için bekletici mesele saymak çıkacak sonuca göre yaşlılık aylığı ile ilgili bir karar vermektir” denilmekle sonucunda emekliliğin iptali söz konusu olsa bile söz konusu emeklilik sakatlık vergi indirim hakkına bağlı olduğundan iptal dilen özürlü statüsünden emeklilikte dava açma yerinin vergi mahkemeleri olduğu vurgulanmaktadır.
6. Sonuç:
Sakatlık vergi indirimi hakkını kazanmak yoluyla emeklilik 506 sayılı Kanunla getirilen bir düzenleme olarak hayatiyetini sürdürmektedir. 5510 sayılı Kanunla özürlü statüsünden emeklilik koşulları tespit edilmesine karşın ilk defa sigortalılıkları Ekim 2008 ayından önceye dayanan sigortalıların SSK’lılıktan (4/a sigortalılığı) emekli olmaları bakımından sakatlık vergi indirim hakkı kazanmak suretiyle emekli olma yolu açık tutulmaktadır. Bundan ayrı olarak 5510 sayılı Kanun ilk defa 01.10.2008’den sonra sigortalılığa başlayan engellilerin özel emeklilik koşullarını düzenlemiş bulunmaktadır. Emekli aylıkları vücutça fonksiyon kayıplarına bağlı olan bu tür emeklilerin kontrol muayenesine çağrılmaları doğal ve yasal olmakla birlikte yapılacak muayenede esas alınacak çalışma gücü kayıp ölçümleme tablosunun tatbiki bakımından o an yürürlükte olan tablo ve ölçütlerin değil, ilk defa sakatlık vergi indirimine hak kazanıldığı dönemdeki tablo ve ölçütlerin dikkate alınması hukuki bir zorunluluk olarak kurumlarca dikkate alınmalıdır. Aksi uygulama halinde hak kaybına uğrayan bireylerin dava yoluna gitmelerinde ellerinde çok önemli bir argüman geçmiş olacaktır.
[1] 28.04.1981 tr.li ve 17324 sayılı RG’de 8/2620 sayılı BKK ekinde yayımlanmıştır.
[2] 18.03.1998 tr.li ve 23290 sayılı RG’de 98/10746 sayılı BKK ekinde yayımlanmıştır.
[3] 16.07.2006 tr.li ve 26230 sayılı RG’de yayımlanmıştır.
[4] 16.12.2020 tr.li ve 27787 sayılı mükerrer RG’de yayımlanmıştır.
[5] 5510 sK. geçici madde 10: “Bu Kanunun yürürlük tarihinden önce sigortalı olup bu Kanunun yürürlük tarihinden önce veya sonra sakatlığı nedeniyle vergi indiriminden yararlanmaya hak kazanmış durumda olan sigortalılar hakkında, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun mülga 60 ıncı maddesinin (c) bendinin (b) alt bendi ve geçici 87 nci maddesine göre işlem yapılır”
[6] SGK’nın 2009/67 sayılı Genelgesi
[7] SGK’nın 2011/58 sayılı Genelgesi
[8] Yargıtay 10. HD. 2004/12667 Esas., 2005/3164 Karar.
[9] Yargıtay 21 HD. 2009/13491 Esas., 2009//14093 Karar.