SORU: Yurtdışında mukim firma tarafından verilen avukatlık hizmetlerinin KDV ve Stopaj karşısındaki durumu nedir?
CEVAP: “5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun dar mükellefiyette vergi kesintisinin düzenlendiği 30’uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi ile, dar mükellefiyete tabi kurumların elde ettikleri serbest meslek kazançları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından %15 oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hükme bağlanmış, aynı maddenin sekizinci fıkrası ile Bakanlar Kuruluna bu maddede belirtilen vergi kesintisi oranlarını belli sınırlar dahilinde tespit etme yetkisi verilmiştir.
Bu yetkiye istinaden yayımlanan 12/01/2009 tarih ve 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile 03/02/2009 tarihinden itibaren serbest meslek kazançları üzerinden yapılacak kurumlar vergisi oranı, petrol arama faaliyetleri dolayısıyla sağlanacak serbest meslek kazançlarında % 5, diğer serbest meslek kazançlarında % 20 olarak yeniden belirlenmiştir.
Diğer taraftan, Kurumlar Vergisi Kanununun 3’üncü maddesinin üçüncü fıkrasında dar mükellefiyette kurum kazancını oluşturan kazanç ve iratlar arasında Türkiye’de elde edilen serbest meslek kazançları da sayılmıştır. Maddenin 4’üncü fıkrasında ise bu maddede belirtilen kazanç ve iratlar ile gelir unsurlarının Türkiye’de elde edilmesi ve Türkiye’de daimi temsilci bulundurulması konularında, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ilgili hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 7’nci maddesinde serbest meslek faaliyetlerinin Türkiye’de icra edilmesi veya Türkiye’de değerlendirilmesi halinde kazancın Türkiye’de elde edilmiş olacağı; değerlendirmeden maksadın, ödemenin Türkiye’de yapılması veya ödeme yabancı memlekette yapılmışsa, Türkiye’de ödeyenin veya nam ve hesabına ödeme yapılanın hesaplarına intikal ettirilmesi veya karından ayrılması olduğu hüküm altına alınmıştır.
Bu düzenlemeler çerçevesinde, şirketin yurtdışında mukim hukuk firmasından aldığı avukatlık hizmeti ile ilgili olarak hizmete ilişkin ödemenin şirket tarafından yapılması ve söz konusu şirketin hesaplarına intikal ettirilmesi nedeniyle serbest meslek niteliğindeki ödemeden % 20 oranında vergi kesintisi yapılması gerekmektedir.
Öte yandan, Katma Değer Vergisi Kanununun 1’inci maddesinin birinci fıkrasında, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetlerin, ikinci fıkrasında ise her türlü mal ve hizmet ithalatının katma değer vergisine tabi olduğu hükme bağlanmıştır.
Diğer taraftan, aynı Kanunun 6’ncı maddesine göre “işlemlerin Türkiye’de yapılması” hizmetin Türkiye’de yapılmasını veya hizmetten Türkiye’de faydalanılmasını ifade etmektedir.
Buna göre; adı geçen hukuk firması tarafından şirkete verilen avukatlık hizmeti yurt dışında ifa edildiğinden ve hizmetten yurt dışında yararlanıldığından katma değer vergisinin konusuna girmemektedir.” denilmektedir.
SORU: Kamu kurumlarına ait taşıtlara verilen servis, bakım hizmetinin fatura düzenleme sınırı altında olması halinde tevkifata tabi olacak mı?
CEVAP: Bilindiği üzere; 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 9 uncu maddesinde gerekli görülen hallerde vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutma konusunda Bakanlığımıza yetki verilmiştir.
Bu yetkiye istinaden 28.02.2004 tarih, 25387 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 91 Seri No.lu ve 03.07.2005 tarih 25864 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 95 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğlerinde tevkifat yapacak kuruluşlar, tevkifat uygulanacak işlemler ve oranları açıklanmıştır.
91 Seri No.lu KDV Genel Tebliği’nin; “5/d- Makine, Teçhizat, Demirbaş ve Taşıtlara Ait Tadil, Bakım ve Onarım Hizmetleri” başlıklı bölümünde;
“Bu tebliğin A/1 bölümünde sorumlu tayin edilen kurum ve kuruluşlara ait veya bu kurum ve kuruluşlara tahsis edilen ve faaliyetlerinin yürütülmesinde kullanılan makine, teçhizat, demirbaş ve taşıtlara ait tadil, bakım ve onarım hizmetlerine ilişkin bedel üzerinden hesaplanan katma değer vergisi de tevkifata tabi tutulacaktır.
Makine, teçhizat, demirbaş ve taşıtların bakım hizmetleri, bunların kendinden beklenen görev ve işlevleri sağlamak için belli aralıklarla veya gerektiği zaman yapılan faaliyetlerdir. Bu hizmet sırasında bakımı yapılan şeyin belli aksam ve parçalarının değiştirilmesi de hizmetin ayrılmaz bir parçasıdır.
Makine, teçhizat, demirbaş ve taşıtların onarımı ise bozulmuş, eskimiş araçların kullanılabilir hale getirilmesinden ibarettir.
Bakım hizmetinde olduğu gibi onarım hizmetinde de onarılan şeye ait bazı parçaların değiştirilmesi işin tabii bir sonucudur. Dolayısıyla, makine, teçhizat, demirbaş ve taşıtlara ait bakım ve onarım hizmetlerinin yalnızca işçilik hizmetinden ibaret sayılması söz konusu olmayıp, bu hizmetin gereği olarak yapılan mal, malzeme ve parça teslimleri de bakım ve onarım hizmetine dahil bulunmaktadır.
7-“ Tevkifat Uygulamasında Sınır” başlıklı bölümünde ise;
Bu tebliğ kapsamına giren her bir işlemin bedeli Vergi Usul Kanunu’na göre o yıl için geçerli fatura düzenleme sınırını aşmadığı takdirde hesaplanan katma değer vergisi tevkifata tabi tutulmayacaktır. Fatura düzenleme sınırı 2004 yılı için katma değer vergisi dahil 440 milyon lira olduğundan, bu yılın sonuna kadar katma değer vergisi ile birlikte 440 milyon lirayı geçmeyen işlemler için tevkifat uygulanması söz konusu değildir. Ancak, tespit edilen tutarı aşan işlemlere ait katma değer vergisinin tevkifat zorunluluğundan kaçınmak amacıyla bedel parçalara ayrılmayacak, aynı işleme ait bedellerin toplamı üzerinden tevkifat yapılacaktır. ”şeklinde açıklanmıştır.
Buna göre, firmanızca 91 Seri No.lu KDV Genel Tebliğinde belirtilen kurum ve kuruluşların kullandığı taşıtlara verilen servis, bakım hizmetleri ile bu hizmetlerin gereği olarak yapılan mal, malzeme ve parça teslimleri de servis-bakım hizmetine dahil bulunmakta olup, toplam bedel (10 araç) üzerinden hesaplanan katma değer vergisi 1/3 oranında tevkifata tabi tutulacaktır.
SORU: Manevi tazminat ödemesi gelir vergisine veya veraset ve intikal vergisine tabi midir?
CEVAP: Çalışan personele mahkeme kararı gereği ödenen manevi tazminat bedeli, fiili bir çalışma ya da hizmetin karşılığı olmadığından, ücret olarak değerlendirilemez. Bu nedenle söz konusu ödeme üzerinden gelir vergisi tevkifatı yapılmaması gerekir.
İvazsız intikal olarak kabul edilmemesi nedeniyle, maddi ve manevi bir zarar karşılığı ödenen paraların veraset ve intikal vergisine tabi tutulması da mümkün değildir.
SORU: Serbest meslek erbabının ödediği mali sorumluluk sigortası gider kabul edilir mi?
CEVAP: Mesleki faaliyet sırasında meydana gelecek zararlara karşı yaptırılan mali sorumluluk sigortası, Gelir Vergisi Kanunu’nun 89. maddesinin 1 numaralı bendinde yer alan şahıs sigortası kapsamında değildir. Bu nedenle ödenen sigorta priminin, yıllık beyanname üzerinden indirim konusu yapılması mümkün değildir.
SORU: İndirimli orana tabi işlemlerden doğan KDV iadesi yılı içinde mahsuben iade edilir mi?
CEVAP: Bilindiği üzere, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 28’inci maddesinde, “Katma değer vergisi oranı, vergiye tabi her bir işlem için % 10’dur. Bakanlar Kurulu bu oranı dört katına kadar artırmaya, % 1’e kadar indirmeye, bu oranlar dahilinde muhtelif mal ve hizmetler ile bazı malların perakende safhası için farklı vergi oranları tespit etmeye yetkilidir.” hükmüne yer verilmiştir.
Aynı Kanunun Bakanlar Kuruluna verdiği yetkiye dayanılarak yayımlanan 24.12.2007 tarih ve 2007/ 13033 sayılı Kararname eki kararın 1’inci maddesinde; mal teslimleri ile hizmet ifalarına uygulanacak katma değer vergisi oranlarının, ekli listelerde yer alanlar hariç olmak üzere vergiye tabi işlemler için %18, (I) sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için % 1, (II) sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için % 8 olarak uygulanacağı belirtilmiştir.
Yine, aynı Kararname eki II sayılı listenin A) Gıda Maddeleri başlıklı bölümüne eklenen 18’inci sıra 22.02 pozisyonunda yer alan sade meyveli ve kolalı gazozlar için uygulanan Katma Değer Vergisi oranı % 18’den % 8’e indirilmiş olup, düzenlemenin yürürlük tarihi 01.01.2008 olarak belirlenmiştir.
Diğer taraftan; 3065 sayılı KDV Kanununun 29/2’nci maddesinde ; “Bir vergilendirme döneminde indirilecek katma değer vergisi toplamı, mükellefin vergiye tabi işlemleri dolayısıyla hesaplanan katma değer vergisi toplamından fazla olduğu takdirde, aradaki fark sonraki dönemlere devrolunur ve iade edilmez. Şu kadar ki, 28’nci madde uyarınca Bakanlar Kurulu tarafından vergi nispeti indirilen teslim ve hizmetlerle ilgili olup teslim ve hizmetin gerçekleştiği vergilendirme döneminde indirilemeyen ve tutarı Bakanlar Kurulunca tespit edilecek sınırı aşan vergi, bu mükelleflerin vergi ve sosyal sigorta prim borçları ile genel ve katma bütçeli idareler ile belediyelere olan borçlarına ya da döner sermayeli kuruluşlar ile sermayesinin %51’i veya daha fazlası kamuya ait olan veya özelleştirme kapsamında bulunan işletmeler ile organize sanayi bölgelerinden temin ettikleri mal ve hizmet bedellerine ilişkin borçlarına mahsuben ödenir. Yılı içinde mahsuben iade edilemeyen vergi nakden iade edilir. Maliye Bakanlığı bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve esasları tespit etmeye yetkilidir.” hükmü yer almaktadır.
Öte yandan aynı Kanunun Matrah ve İndirim Miktarlarının Değişmesi başlıklı 35’inci maddesinde ise; “Malların iade edilmesi, işlemin gerçekleşmemesi, işlemden vazgeçilmesi veya sair sebeplerle matrahta değişiklik vuku bulduğu hallerde, vergiye tabi işlemleri yapmış olan mükellef bunlar için borçlandığı vergiyi bu işlemlere muhatap olan mükellef ise indirme hakkı bulunan vergiyi değişikliğin mahiyetine uygun şekilde ve değişikliğin vuku bulduğu dönem içinde düzeltir. Şu kadar ki, iade olunan malların fiilen işletmeye girmiş olması ve bu girişin defter kayıtları ile beyannamede gösterilmesi şarttır.” hükmüne yer verilmiştir.
İndirimli oranda yıllık iade uygulamasına ilişkin usul ve esaslar 74, 76, 82, ve 85 Seri No.lu KDV Genel tebliğleri ile 2006 ve izleyen yıllarda indirimli orana tabi işlemlerden doğan KDV alacaklarının iadesine ilişkin usul ve esaslar ise 99 Seri No.lu KDV Genel Tebliği ile belirlenmiştir.
İndirimli orana tabi işlemlerden doğan yılı içinde mahsuben iade edilecek iade tutarı hesaplamaları 99 Seri No.lu KDV Genel Tebliğ açıklamaları ile tebliğ ekinde yer alan tablonun yanı sıra 74 ve 76 Seri No.lu KDV Genel Tebliğleri çerçevesinde yapılacaktır.
Buna göre, indirimli orana tabi işlemlerden kaynaklanan katma değer vergisi iadesinde, indirimli orana tabi teslimlerin gerçekleşmesi gerekmekte olup, iade edilecek verginin de satış iadeleri sonrası teslimler nedeniyle yüklenilen katma değer vergisinden oluşması gerekmektedir. Bu nedenle indirimli orana tabi satışlar nedeniyle yüklenilen KDV’den indirimli orana tabi net satışlar üzerinden hesaplanan KDV düşülerek iadeye konu KDV, yukarıda anılan tebliğ açıklamaları çerçevesinde hesaplanacaktır.
Saygılarımızla…