1. GİRİŞ:
Vergi affı (tax amnesty) denildiğinde genel olarak, vergi kanunlarına aykırı hareket edenlere uygulanan idari ve hukuki yaptırımların ortadan kaldırılması anlaşılmaktadır. Bu uygulamadan vergi mükellefi olması gereken ya da olup da ödemesi gereken vergi miktarının tamamını ödememiş olan kişi ve kurumlar yararlanmaktadır.[1]
Türkiye’de özellikle beyan dışında kalan servet unsurları ile belgeye bağlanmamış ve kayda girmemiş malların belli oranda vergilendirilerek kayda alınması amacıyla af kanunları olarak nitelendirilebilecek kanunlar çıkarılmıştır. Ancak bu durumda afların sıklık derecesi dikkate alındığında bu gerekçenin de mükellefleri kayıt dışına yönlendirebileceği ve mali sisteme uymalarını zorlaştıracağı görülmektedir. Kapsam itibariyle Türkiye’deki vergi aflarının daha çok cezaların affı şeklinde olduğu görülmektedir. Cezanın bir kısmından ya da tamamından vazgeçilmekte, ancak vergi aslının tahsili ilke olarak benimsenmektedir.[2]
Görünürde hangi gerekçelere dayandırılırsa dayandırılsın, vergi affı kanunları çıkarılmasının temel amacı, kamuya ilave kaynak yaratmak, bütçe gelirlerinin artırılmasını sağlamaktır. Bu temel fiskal amaç yanında, idari, teknik, ekonomik, sosyal, psikolojik ve siyasi gerekçelerden söz edilebilir.
Bu kapsamda son olarak çıkarılan 5811 sayılı “Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun” ile gerçek ve tüzel kişilere ait olup yurt dışında bulunan para, döviz, altın, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının ekonomiye kazandırılması ve taşınmazların kayda alınması ileyurt içinde bulunan ancak işletmelerin özkaynakları içinde yer almayan bu türden varlıkların sermaye olarak konulmak suretiyle işletmelerin sermaye yapılarının güçlendirilmesini amaçlanmıştır. 02.03.2009 tarihi itibariyle başvuru süresi biten bu yasanın bazı maddeleri 5917 sayılı kanun[3]ile değiştirilmiştir.
Yasada yapılan değişiklilerin en önemlisi sahte ve muhteviyatı itibariyle sahte belge kullanıcılarına da bu yasadan yararlanma imkanı getirilmektedir. Bu konuda daha önce yazmış olduğumuz yazıda konu detayları ile ele alınmıştı.[4]�zöyle ki, yasada değişiklik yapılmadan önce sahte belge düzenleyicileri varlık barışından yararlanabilirken sahte belge kullanıcıları (bilmeyerek kullananlar) varlık barışı yasasının imkanlarından yararlanamıyordu. Yapılan değişiklikler ile bazı şartlar altında mükelleflere varlık barışından yararlanabilmek için ilave imkanlar getirilmiştir.
2. 5917 SAYILI KANUN İLE YAPILAN DE�zİ�zİKLİLER:
5917 sayılı kanunun 44 ve 45. maddeleri ile 5811 sayılı kanunun bazı maddeleri değiştirilmiştir. Ayrıca aynı kanunun 46. maddesi ile 5811 sayılı kanuna Geçici 3 ve 4. maddeler eklenmiştir.
Buna göre;
MADDE 44-13/11/2008 tarihli ve 5811 sayılı Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanunun 3 üncü maddesinin;
a) Birinci, ikinci ve yedinci fıkralarında yer alan “1/10/2008” tarihleri “1/6/2009”; birinci ve ikinci fıkralarında yer alan “bu Kanunun yayımlandığı ayı izleyen üçüncü ayın sonuna kadar” ibaresi “30/9/2009 tarihine kadar” şeklinde,
b) Beşinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan “bu Kanun kapsamında beyan edilen tutarlar, bu tutarlara ilişkin tarh edilen verginin vadesinde ödenmesi koşuluyla mahsup edilerek tarhiyat yapılır. İndirimi reddedilen katma değer vergisine ilişkin mahsup edilecek matrah tutarı, indirimi reddedilen vergiyi” ibaresi, “bu Kanun kapsamında beyan edilen tutarlar, bu tutarlara ilişkin tarh edilen verginin vadesinde ödenmesi koşuluyla mahsup edilerek tarhiyat yapılır. İndirimi reddedilen katma değer vergisine ilişkin mahsup edilecek matrah tutarı, indirimi reddedilen vergiye esas teşkil eden bedeldir. �zu kadar ki, indirimi reddedilen vergiye ilişkin bedelin tespit edilememesi halinde mahsup edilecek matrah tutarı, KDV oranı dikkate alınarak hesaplanır.” şeklinde,
değiştirilmiştir.
MADDE 45-5811 sayılı Kanunun 4 üncü maddesine aşağıdaki fıkra (1) numaralı fıkra olarak eklenmiş ve mevcut (1) numaralı fıkra (2) numaralı fıkra olarak teselsül ettirilmiştir.
“(1) Kanunun 3 üncü maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında belirtilen bildirim ve beyan sürelerini, izleyen üçüncü ayın sonuna kadar uzatmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.”
MADDE 46-5811 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir.
“GEÇİCİ MADDE 3-(1) Tam mükellefiyete tabi gerçek kişiler ile kurumların 1/5/2009 ile 31/12/2009 tarihleri arasında;
a) Kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan kurumlara ilişkin iştirak hisselerinin satışından doğan kazançları,
b) Kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan kurumlardan elde ettikleri iştirak kazançları,
c) Yurt dışında bulunan işyeri ve daimi temsilcileri aracılığıyla elde ettikleri ticari kazançları,
28/2/2010 tarihine kadar Türkiye’ye transfer edilmesi kaydıyla gelir veya kurumlar vergisinden müstesnadır.
(2) Tam mükellefiyete tabi gerçek kişiler ile kurumların, kanuni ve iş merkezi Türkiye’de bulunmayan kurumların 1/11/2009 ile 31/12/2009 tarihleri arasında tasfiyesinden doğan kazançları, 31/12/2009 tarihine kadar Türkiye’ye transfer edilmiş olması kaydıyla gelir ve kurumlar vergisinden müstesnadır.
GEÇİCİ MADDE 4-(1) Bu Kanunda yapılan değişiklik ve süre uzatımı sonucu beyanda bulunanlardan 19/6/2009 tarihinden önce haklarında vergi incelemelerine başlanmış olanlar, bu incelemelerle ilgili olarak Kanunun 3 üncü maddesinin beşinci fıkrası hükümlerinden yararlanamazlar.
(2) Kanunun 3 üncü maddesinde yapılan değişikliklerden önce bu Kanun hükümlerine göre yapılan bildirim ve beyanlar ile tarhiyat ve mahsuba ilişkin olarak, Kanunun değişiklik yapılmadan önceki hükümleri uygulanır. Ancak, 22/11/2008 tarihi ile 2/3/2009 tarihleri arasında yapılan bildirim veya beyanlar nedeniyle tahakkuk eden ve süresinde ödenmeyen vergilerin 30/9/2009 tarihine kadar gecikme zammıyla birlikte ödenmemesi halinde, Kanunun 3 üncü maddesinin beşinci fıkrasına göre mahsup imkanından yararlanılamaz.”
şeklinde düzenlemeler yapılmıştır.
3. SAHTE BELGE KULLANIMI VARLIK BARI�zI KAPSAMINA ALINMI�zTIR:
5811 sayılı Kanun’nun 5917 sayılı kanunun 44 ve 45. maddeleri ile değişmeden önceki şekline göre varlık barışı yasasından sahte belge kullananlar Katma Değer Vergisi tarhiyatı yönüyle yararlanamıyordu.
Kanunun eski şeklinde ve 5811 Sayılı Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanuna İlişkin Genel Tebliğ[5](Seri No: 1) ‘ in “Vergi Farkları ve Diğer Vergiler”başlıklı 5.5. bendinde;
“Kanun kapsamında bildirim veya beyan dışındaki herhangi bir nedenle, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra 1/1/2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak vergi incelemesi yapılması halinde matrah farkından mahsup uygulaması, gelir, kurumlar ve katma değer vergisi yönünden tespit edilen matrah farklarıylasınırlıdır.
Dolayısıyla, mükelleflerin gelir, kurumlar ve katma değer vergisine ilişkin vergi farklarıve haksız iadeden kaynaklanan tarhiyatlar ile bu vergiler dışındaki diğer vergilere yönelik yapılacak inceleme ve tarhiyatlar bu kapsamda değerlendirilmeyecektir.”
şeklinde açıklamalar yapılmıştı.
Yasasın eski şekline göre, sahte belge düzenleyenlerin bu uygulamadan yararlanması için hiçbir engel yok iken, daha hafif bir cezaya muhatap olması gereken (özellikle bilmeyerek sahte belge kullananlar) sahte belge kullanıcılarıbu varlık barışı avantajından faydalanamıyordu.[6]
Ancak yapılan yasa değişikliği ile matrah farklarıgibi vergi farklarıda varlık barışı kapsamına alındığından sahte belge kullanımı nedeniyle ortaya çıkan KDV indirimi ve buna bağlı olarak yapılacak KDV tarhiyatlarında da varlık barışı yasası hükümleri uygulanacaktır.
4. VARLIK BARI�zI GELİR, KURUMLAR ve KATMA DE�zER VERGİSİ AÇISINDAN KORUMA SA�zLARKEN Dİ�zER VERGİLER YÖNÜNDEN KORUMA SA�zLAMAZ:
Kanun kapsamında bildirim veya beyan dışındaki herhangi bir nedenle, 1/1/2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak vergi incelemesi yapılması halinde, bu incelemeler sonucu gelir, kurumlar ve katma değer vergisi yönünden tespit edilen matrah farklarından, kanun kapsamında bildirilen veya beyan edilen tutarların mahsup edilmesi gerekmektedir. Dolayısıyla, inceleme esnasında vergi incelemesine yetkili olanlar, bu Kanun kapsamında beyan edilen tutarlar, bu tutarlara ilişkin tarh edilen verginin vadesinde ödenmesi koşuluyla mahsup edilerek vergi inceleme elemanlarınca vergi inceleme raporlarını tanzim edeceklerdir. Yine indirimi reddedilen katma değer vergisine ilişkin mahsup edilecek matrah tutarı, indirimi reddedilen vergiye esas teşkil eden bedeldir. Ancak indirimi reddedilen vergiye ilişkin bedelin tespit edilememesi halinde mahsup edilecek matrah tutarı, KDV oranı dikkate alınarak hesaplanacaktır.
Vergi incelemesine yetkili olanlar, bildirilen veya beyan edilen tutarlara ilişkin olarak Kanunda öngörülen koşulların gerçekleşip gerçekleşmediğini ayrıca kontrol edeceklerdir.
Özetlemek gerekirse 2004, 2005, 2006 ve 2007 yıllarına ait gelir, kurumlar ve katma değer vergileri için varlık barışı yasasından yararlanarak vergi incelemeleri ve dolayısıyla muhtemel vergi ve cezalara karşı koruma sağlamak mümkün bulunmaktadır.
5. GELİR GEÇİCİ VERGİ İLE KURUM GEÇİCİ VERGİ TARHİYATI YAPILACAK MI?
Geçici vergiler yıllık gelir veya kurumlar vergisine mahsup edilmek üzere alınmakta olup mahsup dönemi geçtikten sonra önerilen geçici vergi tarhiyatlarında geçici verginin aslı aranmamakta, ceza ve faizleri aranmaktadır. Dolayısıyla, yıllık gelir veya kurumlar vergisi yönünden tespit edilen matrah farklarından bildirilen veya beyan edilen tutarların mahsup edilmesi halinde, bu vergilere yönelik olarak önerilen geçici vergi matrah farkından da mükerrer indirime yol açmayacak şekilde mahsup yapılacağından, anılan matrah farklarına yönelik olarak ayrıca geçici vergi hesaplanması söz konusu olmayacaktır.
6. YAPILAN VERGİ İNCELEMELERİ SONUCUNDA VERGİ ZİYAI CEZASI KESİLECEK Mİ?
Bilindiği gibi 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 341. maddesinde vergi ziyaı,mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesini veya eksik tahakkuk ettirilmesi olarak tanımlanmıştır.
Yine aynı kanunun 344. maddesinde vergi ziyaı cezası, 341 inci maddede yazılı hallerde vergi ziyaına sebebiyet verildiği takdirde, mükellef veya sorumlu hakkında ziyaa uğratılan verginin bir katı tutarında vergi ziyaı cezası kesilmesi olarak tanımlanmıştır.
Buna göre vergi ziyaı cezasının matrahı re’sen yada ikmalen tarhı önerilen vergi tutarlarıdır. Dolayısıyla varlık barışı yasasından yararlananlara beyan edilen varlıklar ile orantılı olarak yapılacak matrah farkı mahsubu sonrasında herhangi bir vergi tarhiyatı önerilemeyeceği durumlarda vergi ziyaı cezası da kesilemeyecektir. Ancak mükellefin beyanda bulunmuş olduğu varlık tutarı bulunan matrah farkından daha düşükse bu durumda artan tutar üzerinden vergi tarhiyatı yapılacağı gibi vergi ziyaı cezası de kesilebilecektir.
7. GEÇİCİ 4. MADDE VE 19.06.2009 TARİHİNİN ÖNEMİ:
Yapılan yasa değişikliği ile süre uzatımı sonucu beyanda bulunanlardan 19.06.2009 tarihinden önce haklarında vergi incelemesi başlatılanlar, bu incelemelerle ilgili olarak Kanunun (vergi incelemesi yapılmamasıyla) ilgili maddesinden yararlanamayacaktır.
Bu şekilde söz konusu tarihten önce vergi incelemesine alınanlar, incelemelerde tespit edilen matrah farklarından mahsupta bulunamayacak.
Ayrıca değişiklik öncesinde beyan edilerek tahakkuk eden, ancak vadesinde ödenmeyen vergilerin 30.09.2009 tarihine kadar yatırılmaması durumunda da mahsup uygulamasından faydalanma imkanı ortadan kalkacaktır.
8. BAKANLAR KURULUNA VERİLEN SÜRE UZATMA YETKİSİ, VERGİSİNİN ÖDEME VADESİ VE TAHAKKUK ZAMAN A�zIMI PROBLEMİ:
Vergi dairelerine birinci fıkraya göre beyan edilen varlıkların değeri üzerinden % 2, ikinci fıkraya göre beyan edilen varlıkların değeri üzerinden % 5 oranında vergi tarhedilir ve bu vergi, tarhiyatın yapıldığı ayı izleyen ayın sonuna kadar ödenir . Bu fıkraya ve dördüncü fıkraya göre ödenen vergi, hiçbir suretle gider yazılamaz ve başka bir vergiden mahsup edilemez denilmektedir.
Buna göre, 1 Haziran 2009 tarihi itibariyle sahip olunan varlıklar için 30 Eylül 2009 tarihine kadar varlık barışı başvurusu yapılabilecek ya da bildirimde bulunulacak. Bakanlar Kurulu, başvuru ve bildirim süresini 3 ay daha uzatabilecektir.
Kanun kapsamında beyan edilen tutarlar, bu tutarlara ilişkin tarh edilen verginin vadesinde ödenmesi koşuluyla mahsup edilerek, tarhiyat yapılacak.
Süre uzatımı ve varlık barışı kapsamında tahakkuk eden verginin ödenme vadesi ile vergi kanunlarında yer alan zamanaşımı süreleri ile ilgili hükümler birlikte değerlendirildiğinde Bakanlar Kurulunun bu süreyi 3 ay değil maksimum 2 ay uzatabileceği sonucu ortaya çıkmaktadır. Çünkü 30 Eylül 2009 tarihi itibariyle biten sürenin 3 ay uzatılması halinde bu süre sonu 30 Aralık 2009 tarihine denk gelmektedir. Bu durumda varlık barışı kapsamında beyan edilen varlıklar ile ilgili vergilerin ödeme vadesi 31 Ocak 2010 olacaktır. Bu durumda 2004 t. yılı hesap ve işlemleri ile ilgili yapılacak vergi incelemeleri için zamanaşımı süresi 31.12.2009 tarihinde dolacağından vergi inceleme elemanı tarafından 31 Ocak 2010 tarihinin beklenebilmesi mümkün bulunmamaktadır. Buna göre en fazla süre uzatımı 30 Kasım 2009 tarihi olabilecektir.
9. VARLIK BARI�zI NASIL BİR GÜVENCE SAĞLAR?
Varlık barışı yasasından yararlanan mükelleflerin, bu yasadan faydalanmayan mükelleflere oranla ne tür bir avantajı olduğunu aşağıdaki örnekle açıklanabilir.
Örneğin 2004 t. yılında 1.000.000 TL + % 18 KDV lik sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullanan ve belgelerde yer alan 180.000 TL’lik Katma Değer Vergisi tutarını indirim konusu yapan bir mükellefin Devreden KDV tutarı da bulunmuyorsa durum aşağıdaki gibi olacaktır.
Varlık Barışından Yararlanmadığı Durum:
Vergi incelemesinin Ağustos 2009 da yapıldığı ve vergi inceleme raporunda tek kat vergi ziyaı cezasının önerildiğini ve mükellefin vergi ziyaı cezasında % 11,1 ile uzlaştığını varsaydığımızda;
Tarhı Önerilen Vergi ve Ceza |
Uzlaşılan Vergi ve Ceza |
|
Re’sen Tarh Edilecek KDV Tutarı | 180.000 TL | 180.000 TL |
Vergi Ziyaı Cezası (1 Kat) | 180.000 TL | 20.000 TL |
TOPLAM | 200.000 TL | |
Yaklaşık Gecikme Faizi | % 144,5 | 260.100 TL |
ÖDENMESİ GEREKEN TOPLAM | 460.100 TL |
Mükellefin varlık barışından yararlanmadığı durumda vergi, ceza ve faizle birlikte ödemesi gereken rakam yaklaşık 460.000 TL dir.
Varlık Barışından Yararlandığı Durum:
Oysa mükellef vergi incelemesine başlanılmadan önce kendiliğinden 1.000.000 TL lik varlık beyan edip bunun (varlık yurtiçi kaynaklı ise % 5, yurtdışı kaynaklı ise % 2) % 5’ (2) si olan 50.000 TL (20.000 TL) yi ödemiş olsaydı yaklaşık 460.000 TL lik vergi, ceza ve faiz yükünden kurtulmuş olacaktı. Yani burada 460.000 TL lik riskin sigorta prim bedeli 50.000 TL dir.
10. SONUÇ:
Yazımızın önceki bölümlerinde açıklandığı üzere önceki yıllarda uygulanan 4811 sayılı yasa ile matrah artırımı bazı yılların vergi incelemesine tabi tutulmaması gibi uygulama yapılmıştı. Bu sefer yine 5811 sayılı yasa ve bu yasadan yararlanma süresinin uzatılması ve kapsamının genişletilmesi ile mükelleflere çok büyük fırsatlar sunulmaktadır. Mükellef kendilerinde gerekli hesaplamaları yapmalı muhtemel vergi ve cezalara karşı bir nevi kasko işlevi görecek varlık barışı yasası hükümlerinden faydalanmalıdır.
Burada 5811 sayılı yasanın sahte belge kullanıcıları yönüyle genişleyen kapsamının getirdiği ilave imkan da göz önünde bulundurulmalıdır.
Ayrıca bu yasa ilerleyen dönemlerde yargı aşamasında olan ihtilaflı dosyaları da kapsayacak şekilde farklı vergi oranları getirilerek kapsamı genişletilmelidir. Aksi halde aynı konuda ve birbirine tamamen benzer tutardaki işlemler için vergi incelemesi kapsamında bulunan mükelleflerden incelemesi tamamlanmış olan mükelleflere, incelemesine başlanılmamış olan mükelleflere göre haksız bir uygulamaya maruz bırakılmış olması ve dolayısıyla adaletsizlik doğurması muhtemeldir.
KAYNAKÇA:
[1]GÜNER, Ayşe. “Vergi Afları-Vergiye Uyum İlişkisi Üzerine”, Prof. Dr. Sahih �zanver’e Armağan, M.Ü. Maliye Araştırma ve Uygulama Merkezi Yayın No:10, İstanbul 1988, s.261
[2]SARAÇO�zLU, Fatih. Gazi Ü. Araştırma Görevlisi. “Vergi Afları, Vergiye Uyum ve Türkiye Uygulamaları”, (http://w3.gazi.edu.tr/web/fatihsaracoglu/dosyalar/Akademik_Calismalar/Makaleler/Makale_13.pdf)
[3]10.07.2009 tarih ve 27284 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
[4]ÖZTÜRK İlyas. “5811 Sayılı Varlık Barışı Kanunu’ndan Sahte Belge Düzenleyenler Faydalanırken Sahte Belge Kullananlar Faydalanamıyor Mu?” ( http://www.alomaliye.com/2009/ilyas_ozturk_5811.htmOcak 2009 Makaleleri )
[5]06.12.2008 tarih ve 27076 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.
[6]ÖZTÜRK İlyas. “5811 Sayılı Varlık Barışı Kanunu’ndan Sahte Belge Düzenleyenler Faydalanırken Sahte Belge Kullananlar Faydalanamıyor Mu?” ( http://www.alomaliye.com/2009/ilyas_ozturk_5811.htmOcak 2009 Makaleleri )