Vergi Hukukunda Yurtdışı Çıkış Yasağı Uygulaması

1- Konuya İlişkin Yasal Düzenleme

Yurtdışı çıkış tedbiri, 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri gereğince uygulanan amme alacağını koruma müessesesidir.

Bu koruma vergi borcu nedeni ile amme alacağını zamanında ödemeyen gerçek ve tüzel kişilerin yükümlülüklerini zamanında yerine getirmelerini temin etmek vergi gelirlerinde aksama/düşme meydana getirmeden tahsil edilmesini sağlamak, alacağın temerrüde düşmeden/zam ve faiz yükü oluşmadan hem borçluyu hem de alacaklı amme idaresini koruyan bir müessesedir.

Bu suretle getirilen müeyyide ile amme alacağını güvence altına alarak uzun süre sürüncemede kalmadan tahsil edilmesini sağlayacak ve bu sayede vergi gelirleri düzenli ve sürekli tahsil edileceğinden kamu hizmetlerinde de devamlılık esas olacaktır.

5682 Sayılı Pasaport Kanununun[1] “Pasaport veya Vesika Verilmesi Yasak Olan Haller” başlıklı 22. maddesi yurtdışı çıkış yasağının yasal ayağını oluşturmaktaydı. Bu yasal düzenlemede yer alan“vergiden borçlu olduğu pasaport vermeye yetkili makamlara bildirilenlere pasaport veya seyahat vesikası verilmez”hükmü Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş olup Anayasa Mahkemesinin konuya ilişkin kapsamlı iptal kararına[2] istinaden müessese 6183 Sayılı A.A.T.U.H.K’nun 36/A maddesinde yeniden düzenlenmiştir.

Söz konusu yurtdışı çıkış tahdidine ilişkin 6183 Sayılı Kanunu’nun 36/A maddesinde yer alan yasal düzenleme yapılırken Anayasa’nın Yerleşme ve seyahat hürriyeti” başlıklı 23. maddesi, Vergi Ödevi başlıklı 73.maddesi ve vergi borcunun ödenmemesine bağlı olarak kendiliğinden uygulandığı zaman amaç ile araç arasındaki makul ilişki ve denge göz önüne alınarak ölçülülük ilkesi yanında diğer hususlarla birlikte Anayasa Mahkemesinin iptal kararındaki hususlarda göz önünde bulundurularak yeniden düzenlenmiştir.

Bunlar hususlar sırası ile;

  • Vergi çeşidi,

  • Vergi borcunun cinsi,

  • Vadesi, niteliği ve tutarı ya da alt sınırı,

  • Resim, harç ya da benzeri mali yükümlülüklerden doğan borçlar için yasak uygulanıp uygulanmayacağı,

  • Borcun hangi evresinde yasak talebinde bulunulacağı ve tüm olağan yasa yollarının kullanılarak kesinleşip kesinleşmediği,

  • Yargı sürecinde yasak isteminde bulunulup bulunulmayacağı,

  • Vergi borçlusu, yasal temsilcilerin ya da müteselsil sorumluların durumu, zamanaşımı,

  • Vergi borçlusunu pasaport vermeye yetkili makamlara bildirecek idare,

  • Yasağın bildirilme şekli ve süresi ile hangi durumlarda ve kim tarafından kaldırılacağı net bir şekilde ortaya konulması istenmiştir.

2- Yurtdışı Çıkış Tahdidinin Usul ve Esasları

5766 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun[3]ile 6183 sayılı Kanuna 36 ncı maddesinden sonra gelmek üzere ile 36/A maddesi eklenmiştir.

Buna göre;

Devlete ait olup 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ile 4458 sayılı Gümrük Kanunu kapsamına giren amme alacakları ile bunlara ait zam ve cezalarını ödeme emrinin tebliğ tarihini takip eden yedi gün içerisinde ödemeyen ya da bu Kanun hükümleri uyarınca hakkında bu alacaklar nedeniyle ihtiyati haciz kararı alınan amme borçlusunun yurt dışına çıkışı, alacaklı tahsil dairesinin talebi halinde ilgili makamlarca engellenir.

Yurt dışı çıkış tahdidi, yüz bin Yeni Türk Lirası ve üzerinde olan teminat altına alınmamış amme alacağı için uygulanır. Bakanlar Kurulu, bu tutarı on katına kadar artırmaya, yarısına kadar indirmeye ve yeniden kanuni tutarına getirmeye yetkilidir.

Amme alacağına karşılık teminat alınması, alacağın tecil edilmesi, borçlunun aciz halinin tespit edilmesi, yargı mercilerince amme alacağının takibinin durdurulmasına karar verilmesi veya takibin kanunen durdurulması gereken diğer hallerde yurt dışı çıkış tahdidi, alacaklı tahsil dairesinin talebi üzerine ilgili makamlarca kaldırılır.

Amme borçlusu hakkında uygulanan yurt dışı çıkış tahdidi, hastalık, iş bağlantısı gibi hallerde alacaklı tahsil dairesinin uygun görmesi ve bildirimi üzerine ilgili makamlar tarafından kaldırılır. Bu fıkraya göre yurt dışı çıkış tahdidinin kaldırılmış olması yeniden tatbikine mani değildir.

Amme borçlusuyla birlikte amme alacağının ödenmesinden sorumlu olan ve bu Kanuna göre amme borçlusu sayılan kişiler hakkında da bu maddede yer alan esaslara göre yurt dışı çıkış tahdidi uygulanır.

Bu maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.

Konuya İlişkin olarak da gerekli açıklamalar Seri: A No:1 Tahsilat Genel Tebliğinin[4] IX. Bölümünde “Yurtdışı Çıkış Tahdidi”ne ilişkin gerekli açıklamalar yapılmıştır.

2.1.Yurtdışı Çıkış Yasağının Uygulanacağı Gelirler

Yurtdışı Çıkış Tahdidi, Devlete ait olup, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu ile 4458 sayılı Gümrük Kanunu kapsamına giren amme alacakları ile bu alacaklara ilişkin zam ve cezalar için uygulanabilecektir.

Devlete ait olmakla birlikte anılan kanunlar kapsamında olmayan amme alacakları ile il özel idareleri ve belediyelere ait amme alacakları için yurt dışı çıkış tahdidi uygulanmayacaktır.

Örneğin, Belediyelere Emlak Vergisi borcu olan mükellefe yurtdışı çıkış tahdidi konulamayacak ve 100.000 TL’nin hesaplanmasında bu tutar dikkate alınmayacaktır.

Mükelleflere, Belediyeler ve İl Özel İdarelerine olan Borçları Nedeni İle Yurtdışı Çıkış Yasağı Konulamayacaktır.

 

2.2.Çıkış Yasağı Kimleri Kapsar

6183 Sayılı Kanunun 3.maddesine göre amme borçlusu; amme alacağını ödemek mecburiyetinde olan hakiki ve hükmi şahısları ve bunların kanuni temsilci veya mirasçılarını ve vergi mükelleflerini vergi sorumlusunu, kefili ve yabancı şahıs ve kurumlar temsilcilerini kapsar.

Amme alacağını borçlusundan kesip tahsil dairesine ödemek mecburiyetinde olan hakiki ve hükmi şahıslar, bu vazifelerini kanunlarında veya bu kanunda belli edilen zamanlarda yerine getirmedikleri takdirde, ödenmeyen alacak bu hakiki ve hükmi şahıslardan bu kanun hükümlerine göre tahsil olunur. (Md 22)

Bu hüküm gereğince amme borçlusuyla birlikte amme alacağının ödenmesinden sorumlu olan ve bu Kanuna göre amme borçlusu sayılan kişiler hakkında da bu maddede yer alan esaslara göre yurt dışı çıkış tahdidi uygulanacaktır.

Yurtdışı Çıkış Yasağı Amme Borçlusunun Uyruğuna Bakılmaksızın Uygulanır.

 

2.3.Hangi Hallerde Yurtdışı Çıkış Yasağı Tatbik Edilir

a-) Teminat Altına Alınmayan 100.000 TL ve Üzerindeki Borçlar İçin Uygulanır

Amme borçlusu hakkında yurt dışı çıkış tahdidi, Kanunda belirtilen ve teminat altına alınamamış 100.000,- lira ve üzerinde borç bulunması halinde uygulanacaktır.

Borcun Kanunen belirlenen tutarın altında olması halinde yurt dışı çıkış tahdidi uygulanmayacak; tahdidin tatbikinden sonra bu tutarın altına inmesi halinde ise yurt dışı çıkış tahdidi derhal kaldırılacaktır.

Bu bağlamda 6183 Sayılı Kanunu’nun 10.maddesinde sayılan aşağıdaki değerleri borçları karşılığında teminat olarak gösterenlerin yurtdışı çıkış yasağı her halükarda kaldırılır. Teminat olarak gösterilebilecek değerler şunlardır;

§ Para (Türk Lirası ve Yabancı Para),

§ Bankalar ve özel finans kurumlar tarafından verilen süresiz teminat mektupları,

§ Hazine Müsteşarlığınca ihraç edilen Devlet iç borçlanma senetleri 8Hazine Bonosu ve Tahvil) veya bu senetler yerine düzenlenen belgeler (Nominal bedele faiz dahil edilerek ihraç edilmiş ise bu işlemlerde anaparaya tekabül eden satış değerleri esas alınır.),

§ Hükümetçe/Bakanlar Kurulunca belli edilecek Milli esham ve tahvilat “Bu esham ve tahvilat, teminatın kabul edilmesine en yakın borsa cetvelleri üzerinden % 15 noksanıyla değerlendirilir”,

§ İlgililer veya ilgililer lehine üçüncü şahıslar tarafından gösterilen ve alacaklı amme idarelerince haciz varakalarına müsteniden haczedilen menkul ve gayrimenkul mallar,

Teminat sonradan tamamen veya kısmen değerini kaybeder veya borç miktarı artarsa, teminatın tamamlanması veya yerine başka teminat gösterilmesi istenir. Borçlu verdiği teminatı kısmen veya tamamen aynı değerde başkalarıyla değiştirebilir

Amme Borcu Karşılığında Teminat Gösterilmesi Halinde Tahdit Derhal Kaldırılır.

 

b-) İhtiyati Haciz Uygulaması

Otomosyonlu Vergi Daireleri İşlem Yönergesinin 126.maddesine göre İhtiyati Haciz; ileride tahakkuk edecek olan tahakkuk etmiş henüz vadesi geçmemiş bulunan ya da geçtiği halde ödeme emri tebliğ edilmemiş olan amme alacağının tahsil güvenliğini sağlamak amacıyla yapılan hacizdir.

Buna göre 6183 Sayılı Kanunun 13.maddesinde 7 bent halinde sayılan hallerin herhangi birinin varlığı halinde hiçbir müddetle mukayyet olmaksızın alacaklı amme idaresinin mahalli en büyük memurunun 8Vergi dairesi Başkanı/Defterdar) kararıyla haczin ne suretle yapılacağına dair olan hükümlere göre, derhal tatbik olunur.

6183 sayılı Kanun hükümleri uyarınca hakkında ihtiyati haciz kararı alınmış olanlar hakkında da yurtdışı çıkış tahdidi uygulanacaktır. Kanuni temsilci, ortak gibi amme borçlusuyla birlikte amme alacağının ödenmesinden sorumlu olan şahıslar hakkında da ihtiyati haciz kararı alınmış ise bu kişiler hakkında ödeme emri tebliğ edilip edilmediğine bakılmaksızın yurt dışı çıkış tahdidi uygulanabilecektir.

İhtiyati Haciz tatbik edilen amme borçlusu aynı kanunun 10’uncu maddenin 5’inci bendinde yazılı menkul mallar hariç olmak üzere, mezkur maddeye göre teminat gösterdiği takdirde ihtiyati haciz, haczi koyan merci tarafından kaldırılır. İhtiyati haciz teminat gösterilmesi suretiyle kaldırılması aynı zamanda yurtdışı çıkış yasağının da tahdidin kaldırılmasını da gerektirir.

İhtiyati Haczin Varlığı Yurtdışı Çıkış Yasağı İçin Yeterlidir. 100.000 TL’lik Tutara ve Ödeme Emrinin Tebliğe Bakılmaz

 

c) Ödeme Emrinin Tebliği Edilmeden Yurtdışı Çıkış Yasağı Uygulanamaz

Vadesinde ödenmeyen amme alacağının takibine tahsil dairesince ödeme emri gönderilerek başlanır.

Ödeme emri, amme alacağını vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödeme veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bildirilmesidir. Ödeme emri şekle bağlı hukuksal bir işlemdir.

Ödeme emri ile cebri takibat başlatılacağından kurallara uygun olarak tebliğ edilmesi gerekir. Amme idaresince düzenlenen Takipli Alacaklar Ortak Formu; Takip Yaprağı ve Ödeme Emri olmak üzere 2 nüshadır. Takip yaprağı mükellefin borç ve ödemelerini gösteren ve amme idaresinde kalan nüshasıdır. Ödeme emri ise mükellefe borcunun durumunu bildiren ve ödenmesi için talimat içeren bir belgedir. Bu belge icrai takibatın başlatılması için borçluya mutlak surette tebliği gerekir. Belirtilen hukuksal şekil şartlarına uymayan ödeme emirleri bir davet mektubu olarak telakki edilmesi gerekir ve bu şekilde işlem görür.[5]

Diğer bir ifade ile amme idaresi kendi kanunlarında belirtilen vade bitiminden sonra vergi borçlarını ödemeyen yükümlülerden vadesinde ödemedikleri vergi borçlarını ödemeleri ödeme emri gönderilmek suretiyle talep edilir. Ödeme emri çıkartılmadan mükelleflerin amme borçlarını banka ve saymanlıklar aracılığıyla ödemiş olabilecekleri göz önünde tutularak vade tarihinin rastladığı ayı takip eden ayın 15’inci günü akşamına kadar beklenir.

Ödeme emrini cebri icranın ilk aşamasıdır. Ödeme emri tebliğ edilmeden haciz dahil hiçbir cebri takibe başlanmaz. Amme borçlusunun tahsil dairesine olan borcu nedeni ile yurtdışı çıkış yasağının konulabilmesi için ödeme emrinin tebliğ edilerek amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları tebliğ edilir.

Amme idaresince usulüne uygun olarak yapılan ödeme emrinin tebliğini takip eden 7 gün içinde amme alacağının ödenmemiş olması halinde yurtdışı çıkış yasağı uygulanır.

Amme borçlusu hakkında yurt dışı çıkış tahdidi uygulanabilmesi için, ödeme emri tebliğ tarihini takip eden 7 gün içerisinde amme alacaklarının ödenmemiş olması gerekmektedir. Dolayısıyla vadesinde ödenmemiş amme alacağı için borçluya ödeme emri tebliğ edilmeden yurt dışı çıkış tahdidi tatbik edilmeyecektir.

 

2.4.Yurtdışı Çıkış Yasağını Kaldıran Haller

a) Borcun ödenmesi

Amme alacakları hususi kanunlarında belli edilen zamanlarda ödenir. Hususi kanunlarında ödeme zamanı tespit edilmemiş amme alacakları Maliye Bakanlığınca belirtilecek usule göre yapılacak tebliğden itibaren bir ay içinde ödenir. Bu ödeme müddetinin son günü amme alacağının vade günüdür. Amme borçlusu isterse borcunu belli zamanlardan önce ödeyebilir. Diğer bir ifade ile Ödeme, vergi borcunun yükümlü tarafından yasalara uygun biçimde yerine getirilmesidir. (VUK. Md 23)

Tahsil işlemleri ödeme süresi ile başlar. Ancak, ödeme süresinden önce borcun bir kısmını veya tamamını ödemek isteyen mükelleflerin yapacakları ödemeler de kabul edilir.

Mükelleflerin henüz tahakkuk etmemiş borçlarına karşılık olarak yapacakları ödemeler emaneten tahsil edilir.

Katma Değer Vergisi, Kurumlar Vergisi, Gelir Vergisi gibi ana vergi kanunlarında mükelleflerin vergi ödeme zamanları ayrı ayrı belirlenmiştir.

Buna göre;

Katma Değer Vergisi Kanununun 46’ncı maddesine göre; beyanname vermek mecburiyetinde olan mükellefler ile vergi kesmekle sorumlu tutulanlar, bir vergilendirme dönemine ait katma değer vergilerini beyanname verecekleri ayın yirmi altıncı günü akşamına kadar ödemeye mecburdurlar. İthalde alınan katma değer vergisi, gümrük vergisi ile birlikte ve aynı zamanda ödenir.

193 Sayılı Gelir Vergisi Kanununun 92’nci maddesine göre; Bir takvim yılına ait beyanname izleyen yılın Mart ayının yirmi beşinci günü akşamına kadar, gelirin sadece basit usulde tespit edilen ticarî kazançlardan ibaret olması halinde izleyen yılın �zubat ayının yirmi beşinci günü akşamına kadar, tam mükellefiyette vergiyi tarha yetkili vergi dairesine verilir.

Aynı kanunun 117’nci maddesine göre; �zubat ayı içerisinde verilmesi gereken beyanname ile bildirilen gelir üzerinden tahakkuk ettirilen Gelir Vergisi �zubat ve Haziran aylarında; Mart ayı içerisinde verilmesi gereken beyanname ile bildirilen gelir üzerinden tahakkuk ettirilen Gelir Vergisi Mart ve Temmuz aylarında olmak üzere iki eşit taksitte ödenir.

5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 14/3 maddesine göre Kurumlar vergisi beyannamesi, hesap döneminin kapandığı ayı izleyen dördüncü ayın birinci gününden yirmi beşinci günü akşamına kadar mükellefin bağlı olduğu vergi dairesine verilir. 21.maddesine göre Kurumlar vergisi, beyannamenin verildiği ayın sonuna kadar ödenir.

b) Borcun Belirlenen Tutarın Altında Kalması

Amme borçlusu hakkında yurt dışı çıkış tahdidi, Kanunda belirtilen ve teminat altına alınamamış 100.000,- lira ve üzerinde borç bulunması halinde uygulanacaktır. Dolayısıyla, Kanunun 10 uncu maddesine göre borca karşılık teminat alınmışsa, yurt dışı çıkış tahdidinin teminatsız kalan amme alacağı tutarı dikkate alınarak uygulanması gerekmektedir.

Borcun Kanunen belirlenen tutarın altında olması halinde yurt dışı çıkış tahdidi uygulanmayacak; tahdidin tatbikinden sonra bu tutarın altına inmesi halinde ise yurt dışı çıkış tahdidi derhal kaldırılacaktır.

c) Amme alacağına karşılık teminat alınması

6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümleri gereğince 10.madde de sayılan değerleri teminat olarak gösterenlerin yurtdışı çıkış tahdidi derhal kaldırılır. Amme borcunu karşılayan miktarda menkul veya gayrimenkul mal teminat olarak gösterilebilir. Burada teminatın nevinin bir diğerine üstünlüğü bulunmamaktadır.

Ancak ihtiyati haciz sürecinde menkul malların teminat olarak gösterilmesi mümkün değildir. Menkul malların teminat olarak gösterilmiş olması ihtiyati haciz uygulamasını ortadan kaldırmayacağı için tahdid devam eder.

d) Alacağın tecil edilmesi

Tecil, tahsil edilecek duruma gelmiş amme alacaklarının ödenmesinin veya cebri icra yoluyla takip ve tahsilinin, yetkili makamın kararına ve yargı mercilerinin yürütmenin durdurulması kararına veya vergi kanunlarının ve diğer kanunların buna ilişkin hükümlerine dayanılarak belli bir süre için geri bırakılmasıdır.[6]

Diğer bir ifade ile iyiniyetli mükellefleri korumak, vergide sürekliliği sağlamak ve oluşabilecek mağduriyetleri önlemek amacıyla mükellefin borçlarını belli bir plan dahilinde ödenmesi amacıyla bir süreliğine erteleyen ve amme alacağının ödenmesine esneklik sağlayan bu uygulamanın adı Tecil Müessesesidir.[7]

6183 Sayılı Kanunun 48.maddesinde belirtilen şartları taşıyanlar Borçlu erteleme ve taksitlendirme isteminde bulunursa, ”Erteleme Ve Taksitlendirme Talep Ve Değerlendirme Formu” verilerek gerçeğe uygun olarak doldurulması sağlanarak borç belli edilen eşit taksitler halinde ödeme planına bağlanır.

Amme idaresince 48.madde hükümleri dikkate alınarak plana bağlanan amme borçları için 100.000 TL sınırlamasına bakılmaksızın tecil nedeni ile yurtdışı çıkış yasağı derhal kaldırılır.

Mükellefin tecil şartlarına uygun ödeme yapıp yapmadığı takip edilir. Tecil şartlarının ihlal edilmesi halinde mükellefe 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 56 ncı maddesi gereğince karşılığında teminat gösterilmiş bulunan amme alacağı vadesinde ödenmediği takdirde, borcun 7 gün içinde ödenmesi, aksi halde teminatın paraya çevrileceği veya diğer şekillerle cebren tahsile devam olunacağı borçluya bildirilir. 7 gün içinde borç ödenmediği takdirde teminat bu kanun hükümlerine göre paraya çevrilerek amme alacağı tahsil edilir.

Tecilin ihlal edilmesi nedeniyle kaldırılan yurtdışı çıkış yasağı uygulamasına yeniden devam edilir.

e) Borçlunun aciz halinin tespit edilmesi

Aciz kelime anlamı itibariyle bir şahsın borçlarını ödeyemeyecek durumda bulunmasını ifade eder.

Yapılan takip sonunda haczi caiz malı olmadığı veya bulunan malların satış bedeli borcunu karşılamadığı taktirde borçlu aciz halinde sayılır. (Md.75/1)

Yapılan takip safhalarıyla bakiye borç miktarı bir aciz fişinde gösterilerek aciz hali tespit olunur. (Md.75/2)

Uygulamaya Vergi Daireleri İşlem Yönergesi yön vermektedir. Yapılan ödeme emrinde yer alan tahsil aşamasına gelmiş amme alacakları için borçlu mal bildiriminde malı olmadığını beyan ederse veya saptanan malların borcu karşılayamadığı anlaşılırsa bunun üzerine icra servisi mal araştırması başlatır.

Borçlunun adına kayıtlı gayri menkul malların olup olmadığı, belediyelerin emlak birimlerinden ve tapu dairelerinden, taşıtlarının (kara, deniz, hava) olup olmadığı ilgili vergi dairesi ve bu araçların sicilinin tutulduğu kuruluşlardan, üçüncü kişiler elinde mal, alacak ve haklarının bulunup bulunmadığı araştırılır. Araştırmada borçlunun ikametgahının bulunduğu ve/veya nüfusa kayıtlı olduğu iller ile mal varlığının bulunabileceği ihtimali bulunan illerde yoğunlaştırılır. Yapılan yazışmalar ve araştırmalar neticesinde borçlunun malı bulunmaz veya saptanan malların satışı yapılmasına rağmen borcu karşılamayacağı anlaşılırsa üç nüsha “Aciz Fişi”düzenlenir.

İcra servisinin tüm bu araştırmaları ve yapılan takibatlara rağmen mükellefin/borçlunun Aciz Hali tespiti yapılmışsa 6183 sayılı kanunun 76’ncı maddesi uyarınca amme idaresine olan borçları teminat ve faiz aranılmadan iki seneye kadar tecil edilir. Vergi daireleri İşlem Yönergesine uygun 3 örnek olarak hazırlanan aciz fişinin bir örneği borçluya, bir örneği hesap takip masasındaki dosyasına ve son örneği de haciz varakasına iliştirilerek dosyasında saklanır.

Aciz durumu kesinleşmiş borçlunun, amme idaresi borçlarını terkin etmek için mali durumunu zamanaşımı süresi içinde devamlı olarak takip eder (Md.76).

Vergi Daireleri İşlem Yönergesine göre aciz halinde bulunan borçluların durumları zamanaşımı süresi içinde yılda en az iki kez olmak üzere sürekli olarak izlenir. İcra memuru veya tahsildar tarafından yapılan araştırma sırasında borçlunun durumunda bir değişiklik olup olmadığı iki örnek olarak düzenlenecek bir tutanakla saptanır. Düzenlenen tutanak borçluya ve borçlunun bağlı bulunduğu muhtara imzalatılır. İcra servisi tarafından aciz halinin tespit edilmesine istinaden hesap ve takip masası tarafından borç ertelenir.

Aciz Halinde Bulunan Amme Borçlularının Borç Miktarına Bakılmaksızın Yurt Dışı Çıkış Tahdidi Uygulanmayacaktır.

 

f) Yargı mercilerince amme alacağının takibinin durdurulmasına karar verilmesi

İdarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolu açıktır. İdarî işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idarî işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe gösterilerek yürütmenin durdurulmasına karar verilebilir. (1982 Anayasası Madde 125)

2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun[8]27.maddesi “Yürütmenin Durdurulması” başlığını taşımaktadır. Buna göre;

ü Vergi mahkemelerinde, vergi uyuşmazlıklardan doğan davaların açılması, tarh edilen vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümlerin ve bunların zam ve cezalarının dava konusu edilen bölümünün tahsil işlemlerini durdurur.

ü Ödeme emri, ihtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk ve haciz işlemine karşı ilk derece vergi mahkemesi nezdinde dava açılması işlemi durdurmaz. Bunlar için ayrıca yürütmenin durdurulması kararı alınması gerekir.

ü Haciz veya ihtiyati haciz uygulamaları ile ilgili davalarda verilen kararlar hakkında bu kararların kesinleşmesinden sonra idarece işlem tesis edilir. Vergi Dairesi Müdürlüğünün işlem tesis edebilmesi için yargı yolunun tüketilmesini beklemesi gerekir.

ü Danıştay’da veya idari mahkemelerde dava açılması dava edilen idari işlemin yürütülmesini durdurmaz.

ü Yürütmenin durdurulması kararları teminat karşılığında verilir; ancak, durumun gereklerine göre teminat aranmayabilir.

Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçemez. Mahkeme kararlarının otuz gün içinde kamu görevlilerince kasten yerine getirilmemesi halinde ilgili, idare aleyhine dava açabileceği gibi, kararı yerine getirmeyen kamu görevlisi aleyhine de tazminat davası açılabilir.

İhbarnameye Karşı İlk Derece Vergi Mahkemesi Nezdinde Dava Açılması Tahsilatı Durdurur. Ayrıca Yürütmenin Durdurulması Talebinde Bulunmaya Gerek Bulunmamaktadır.

 

2.5.Yurtdışı Çıkış Yasağının Kaldırılmasında İdarenin Takdir Yetkisi

Amme borçlusu hakkında uygulanan yurt dışı çıkış tahdidi, hastalık, iş bağlantısı gibi hallerde alacaklı tahsil dairesinin uygun görmesi ve bildirimi üzerine ilgili makamlar tarafından kaldırılır. Bu fıkraya göre yurt dışı çıkış tahdidinin kaldırılmış olması yeniden tatbikine mani değildir.

Bu hükme göre, yurt dışı çıkış tahdidine muhatap olan borçluların hastalık, iş bağlantısı ve benzeri zaruri nedenlerden dolayı tahsil dairelerine yapacakları müracaat üzerine durumları tahsil dairesince değerlendirilecek ve borçluların karşılaştıkları olumsuz sonuçlarının önlenmesi açısından uygun görülmesi halinde tatbik edilen tahditler kaldırılabilecektir.

Bu durumda olan borçluların talepleri, tahsil dairesi yöneticisi başkanlığında (vergi dairesi yetkisini haiz olarak kurulan ve faaliyete geçen vergi dairesi başkanlıklarında vergi dairesi başkanı, yetki devri halinde ilgili grup müdürü/müdür, vergi dairesi müdürlüklerinde vergi dairesi müdürleri, malmüdürlüklerinde malmüdürleri) ilgili bölüm (vergilendirme ve tahsilat/kovuşturma) yöneticileriyle birlikte değerlendirilecektir.

Bu değerlendirmede, borçlunun öteden beri borç ödeme konusunda iyi niyetli olup olmadığı hususu da dikkate alınarak;

  • Yurt dışı çıkış tahdidi uygulamasının, borçlunun ileride doğabilecek borç ödeme kabiliyetini olumsuz etkileyebileceği veya tedavi olanaklarını kaybetmesine neden olabileceği,
  • Yurt dışına çıkışın amme alacağının takip ve tahsilini olumsuz etkilemeyeceği kanaatine varılması halinde, borca yetecek tutarda teminat gösterilmese dahi borçluların içinde bulundukları bu tür durumlar nedeniyle yurt dışına çıkışlarına izin verilebilecektir.

Bu şekilde yurt dışı çıkış tahdidinin kaldırılmış olması yeniden tatbikine engel teşkil etmemektedir.

Hastalık ve İş Bağlantısı Nedeni İle Yurtdışına Çıkmaları İcap Eden Amme Borçluları Durumu Belgeleri İle Birlikte Tahsil Dairesine İbraz Etmeleri Gerekir. Uygun Görülmesi Halinde Tahdid İlgili Makamlarca Kaldırılır.

 

2.6. İflas Ertelemesi Kararının Yurtdışı Çıkış Yasağına Etkisi

2004 sayılı Kanunun 4949 sayılı Kanunla değişik 179 ve devamı maddelerinde iflas ertelemesine ilişkin hükümler düzenlenmiştir. Bu düzenlemelere göre, 2004 sayılı Kanunda öngörülen şartlar çerçevesinde, amme borçlusunun iflasının ertelenmesine karar verilmesi halinde, alacaklı tahsil dairelerince erteleme kararı devam ettiği sürece takip yapılamayacaktır. Ancak iflas ertelemesi, iflasın açılması hükmünde olmadığından, amme alacaklarına gecikme zammı uygulanmasına devam edilecektir.

Bunun yanında haklarında iflas kararı veya iflas erteleme kararı bulunan tüzel kişilerin borçlarından sorumlu olan kişiler hakkında şahsi iflas kararları olmadığı müddetçe söz konusu borçlar nedeniyle bu kişiler hakkında yurt dışı çıkış tahdidi uygulanmaya devam edilecektir.

İcra İflas Kanununa göre İflas Ertelemesi Tedbiri Alan Amme Borçluları Hakkında Cebri Takip Durur. Ancak Yurtdışı Çıkış Yasağı ve Gecikme Zammı Uygulaması Devam Eder.

 

2.7. Tüzel Kişilerde Yurtdışı Çıkış Yasağı Uygulaması

Yurt dışı çıkış tahdidinin, tüzel kişilikten tahsil edilemeyen[9]veya tahsil edilemeyeceği[10]anlaşılan amme borçlarından dolayı sorumlu tutulan birden fazla kanuni temsilcisi hakkında uygulanmış olması halinde en az bir kanuni temsilci hakkında bu tahdidin devam ettirilmesi, diğerleri hakkında tahdidin kaldırılması gerekmektedir.

Ancak, tüzel kişiliğin kanuni temsil yetkisinin bir kişiye verilmiş olması halinde, söz konusu kişi hakkında tahdidin kaldırılmasına yönelik talebin de yukarıda yapılan açıklamalara göre değerlendirilmesi ve uygun görülmesi halinde tahdidin kaldırılması icap etmektedir.

2.7.1. Anonim �zirketlerde Yurtdışı Çıkış Yasağı Uygulaması[11]

TTK’nun 317.maddesine göre anonim şirket idare meclisi tarafından idare ve temsil olunur. Esas mukavelede idare ve temsil işlerinin idare meclisi azaları (üyeleri) arasında taksim edilip edilmeyeceği ve taksim edilecekse bunun nasıl yapılacağı tespit olunur. İdare meclisinin en az bir azasına şirketi temsil salahiyeti verilir. Esas mukavele ile temsil salahiyetinin ve idare işlerinin hepsini veya bazılarını idare meclisi azası olan murahhaslara veya pay sahibi olmaları zaruri bulunmayan müdürlere bırakabilmek için umumi heyete veya idare meclisine salahiyet verilebilir. Bu gibi kayıtlar bulunmadığı takdirde 317.madde hükmü tatbik olunur. (TTK madde 319) Aynı Kanunun 312.maddesinde yönetim kurulunun kimlerden teşekkül edeceği hükme bağlanmıştır. Buna göre “anonim şirketlerin esas mukavelesiyle tayin veya umumi heyetçe intihap edilmiş en az üç kişiden ibaret bir idare meclisi bulunur. İdare meclisi pay sahibi aza ortaklardan teşekkül eder. Ancak pay sahibi olmayan kimseler aza seçildikleri takdirde bunlar pay sahibi sıfatını kazandıktan sonra işe başlayabilirler. Pay sahibi olan hükmi bir şahıs idare meclisi azası olamaz. Fakat hükmi şahsın temsilcisi olan hakiki şahıslar idare meclisine aza seçilebilirler.” Görüleceği üzere idare meclisi pay sahibi veya pay sahibi olmayan kimselerden seçilebilmektedir. Ancak madde hükmünde de belirtildiği üzere pay sahibi olmayan kimselerin seçilmesi halinde; bunların işe başlamaları dolayısıyla yönetim kurulu üyesi sıfatını kazanabilmeleri pay sahibi sıfatını haiz olduktan sonra mümkün olabilecektir. Buna göre temsil salahiyeti murahhas üyelere veya pay sahibi olmaları zaruri bulunmayan müdürlere bırakılmamış ise yönetim kurulu üyeleri kanuni temsilci sıfatını haiz olacaklardır. Aksi halde murahhas üye veya müdür görevini yürütenler temsil sıfatına sahip olacaklardır.

Türk Ticaret Kanununun 269.maddesinde “Anonim �zirket; bir unvana sahip, esas sermayesi muayyen ve paylara bölünmüş olan ve borçlarından dolayı yalnız mamelekiyle mesul bulunan şirkettir. Ortakların mesuliyeti taahhüt etmiş oldukları sermaye payları ile mahduttur.” denilmektedir.

Türk Ticaret Kanununun 319 ve müteakip maddelerine göre temsil salahiyeti murahhas azalara veya pay sahibi olmaları zaruri bulunmayan müdürlere bırakılmamış ise yönetim kurulu üyeleri kanuni temsilci sıfatını taşımaktadır.

Yapılan bu açıklamalara göre, kamu alacağının anonim şirket şeklinde örgütlenmiş tüzel kişiliğin mal varlığından kısmen veya tamamen tahsil edilememesi veya tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması halinde tüzel kişiliğin kanuni temsilcisi konumundaki yönetim kurulu üyelerinin şahsi malvarlıklarından takip ve tahsili cihetine gidilmeden önce, şirket esas sözleşmesinin tetkik olunması, temsil salahiyetinin aynı zamanda yönetim kurulu üyesi olan murahhas bir veya birkaç üyeye veya şirkette pay sahibi olmayan müdürlere bırakılmış olup olmadığının tespit edilmesi gerekmektedir. Yapılacak tespit sonucunda; şirketi temsil salahiyetinin murahhas üye veya üyeler ile şirkette pay sahibi olmayan müdürlere bırakıldığının anlaşılması halinde kamu alacağının bunlardan takip ve tahsiline gidilmesi, bu durumda diğer yönetim kurulu üyeleri hakkında işlem yapılmaması, temsil salahiyetinin murahhas üye veya üyeler ile şirkette pay sahibi olmayan müdürlere bırakılmadığının tespit edilmesi durumunda yönetim kurulu üyeleri hakkında işlem yapılması gerekir.

Anonim �zirketlerde aksi Kararlaştırılmadığı sürece Yönetim Kurulu Üyelerinin Tamamı Kanuni Temsilci Olarak Takip Edilir. Ancak Yurtdışı Çıkış Yasağı üyelerden Biri Hakkında Tatbik Edilir.

 

Örneğin; (X) A.�z Yönetim Kurulu 5 üyeden teşekkül etmektedir. Genel Kurul tarafından alınan karar uyarınca Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet YILMAZ iken 17.07.2007 tarihinden itibaren Başkanlığa Hasan YILMAZ atanmıştır. Buna göre Yurtdışı Çıkış Yasağına dayanak oluşturan amme borcu eski yönetime ait olsa dahi 17.07.2009 tarihinden itibaren yurtdışı çıkış yasağı Hasan YILMAZ hakkında tatbik edilecektir. Mehmet YILMAZ hakkındaki yasağın kaldırılması gerekir.

2.7.2. Limited �zirketlerde Yurtdışı Çıkış Yasağı Uygulaması

Aksi kararlaştırılmış olmadıkça, ortaklar hep birlikte müdür sıfatıyla şirket işlerini idareye ve şirketi temsile mezun ve mecburdurlar. �zirket mukavelesi veya umumi heyet kararı ile şirketin idare ve temsili ortaklardan bir veya birkaçına bırakılabilir. (TTK madde 540) �zirket sözleşmesi veya umumi heyet kararıyla şirketin idare ve temsili, ortak olmayan kimselere de bırakılabilir. Bu gibi kimselerin salahiyet ve mesuliyetleri hakkında ortak olan müdürlere ait hükümler tatbik olunur. (TTK madde 541) Buna göre limited şirketlerde ortak olan müdürlerle ortak olmayan müdürler kanuni temsilci olarak kabul edilecektir. Müdür olmayan limited şirket ortakları hakkında 6183 sayılı Kanunun uygulanması bakımından mükerrer 35.madde uygulanmayacaktır. Bu durumda aynı Kanunun “Limited �zirketlerin Amme Borçları” başlıklı 35.maddesi uygulanacağı şüphesizdir.

Limited �zirketlerde Kanuni Temsilci �zirket Müdürüdür. Yurtdışı Çıkış Yasağı �zirket Müdürü Hakkında Uygulanacaktır.

 

2.8. Yurtdışı Çıkış Yasağının Konulmasında Usul

Tahsil daireleri yurt dışı çıkış tahdidi uygulanacak borçluları Emniyet Makamlarına bildirmesi üzerine bu makamlar tarafından tahdit uygulanacaktır. Emniyet Makamlarına yapılacak bildirimlerde;

§ Borçlunun adı soyadı,

§ T.C. kimlik numarası/vergi kimlik numarası,

§ Doğum yeri ve tarihi, ana ve baba adı,

§ Nüfusa kayıtlı olduğu yer, iş ve ikametgah adresleri,

§ Borcun tutarı, yılı, türü ve vadesinin

eksiksiz olarak yer alması zorunludur.

Tahsil dairelerince, yurt dışı çıkış tahdidi konulmak üzere Emniyet Makamlarına isimleri bildirilen kişilere durum ayrıca bir yazı ile derhal bildirilecektir. Bu yazıda; borcun mahiyeti, yılı, tutarı, vadesi ve ne şekilde tasfiye olunabileceği, yurt dışı çıkış tahdidinin kaldırılabilmesi için ne gibi işlemler yapılması gerektiği açıkça belirtilmek suretiyle borçluların bu konuda bilgilendirilmeleri sağlanacaktır.

Hakkında yurt dışı çıkış tahdidi konulan şahısların durumları tahsil dairelerince dikkatle izlenecek, bu tahdidin konulmasına neden olan borcun ödenmesi, terkini, teminata bağlanması gibi tahdidin konulma gerekçesini ortadan kaldıran durumlarda, keyfiyet derhal ilgili Emniyet Makamlarına bildirilmek suretiyle mükelleflerin oluşabilecek mağduriyetlerinin önlenmesi temin edilecektir.

3. SONUÇ:

Anayasa Mahkemesinin Pasaport Kanununun 22.maddesindeki “vergiden borçlu olduğu pasaport vermeye yetkili makamlara bildirilenlere pasaport veya seyahat vesikası verilmez” hükmü Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiş olup iptale konu uygulamanın esasları yeniden belirlenmiştir.

Buna göre 6183 Sayılı Kanunun 36/A maddesinde düzenlenen Yurtdışı Çıkış tahdidinde; Vergi çeşidi, vergi borcunun cinsi, vadesi, niteliği ve tutarı ya da alt sınırı, resim, harç ya da benzeri mali yükümlülüklerden doğan borçlar için yasak uygulanıp uygulanmayacağı, borcun hangi evresinde yasak talebinde bulunulacağı ve tüm olağan yasa yollarının kullanılarak kesinleşip kesinleşmediği, yargı sürecinde yasak isteminde bulunulup bulunulmayacağı, vergi borçlusu, yasal temsilcilerin ya da müteselsil sorumluların durumu, zamanaşımı,vergi borçlusunu pasaport vermeye yetkili makamlara bildirecek idare sarih bir şekilde düzenlenmiş ve sorunların giderilmesinde Maliye Bakanlığı yetkili kılınmıştır.


[1]24.07.1950 Tarih ve 7564 Sayılı R.G. Yayımlanmıştır.

[2]Anayasa Mahkemesi Başkanlığının Esas Sayısı: 2007/4, Karar Sayısı:2007/81 ve 18.10.2007 kararı 08 Aralık 2007 tarih ve 26724 sayılı R.G. Yayımlanmıştır.

[3]6 Haziran 2008 Tarih ve 26898 (Mükerrer) R.G. Yayımlanmıştır.

[4]30 Haziran 2007 Tarihli ve 26568 Sayılı R.G. Yayımlanmıştır.

[5]Muharrem ÖZDEMİR- Ahmet GÜZEL Vergi Denetmenleri. Amme Alacakları Tahsil Usul ve Esasları. Nobel Kitabevi. 2007 Baskı

[6]Gelirler Genel Müdürlüğü Otomosyonlu Vergi Daireleri İşlem Yönergesi

[7]Muharrem ÖZDEMİR. Vergi Denetmeni. Vergide Faiz ve Zam. Akis Yayıncılık. 2009/Nisan Baskı

[8]20.01.1982 tarih ve 17580 sayılı R.G. Yayınlanmıştır.

[9]Amme borçlusunun bu Kanun hükümlerine göre yapılan mal varlığı araştırması sonucunda haczi kabil herhangi bir mal varlığının bulunmaması, haczedilen mal varlığının satılarak paraya çevrilmesine rağmen satış bedelinin amme alacağını karşılamaması gibi nedenlerle tahsil edilemeyen amme alacaklarını ifade eder.

[10]Amme borçlusunun haczedilen mal varlığına bu Kanun hükümlerine göre biçilen değerlerin amme alacağını karşılayamayacağının veya hakkında iflas kararı verilen amme borçlusundan aranılan amme alacağının iflas masasından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gibi nedenlerle tahsil dairelerince yürütülen takip muamelelerinin herhangi bir aşamasında amme borçlusundan tahsil edilemeyeceği ortaya çıkan amme alacaklarını ifade eder.

[11]ÖZDEMİR- GÜZEL. Vergi Denetmenleri. Ag.e

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*